Uzun zaman oldu.. Biraz olsun izin ver ki aramızdaki
yabanlığı uzaklaştıralım, yine eskisi gibi parmak uçlarımızın iç gıdıklayıcı
dokunuşlarına teslim olup, minik adımlarla kelimeleri raks ettirelim. Geçmişi
yad etmenin verdiği huzuru başka nasıl anlatabiliriz yabancıl bakışlara. Hiç
değişmeyen, hayatımızı ilmek ilmek dokuduğuna inandığım, karamelimsi kokusuyla
mest eden o fon hiç susmasın, çalmaya devam etsin. Kayıp ruhların arasına
sızmaktan, ölümden kaçarcasına köşe bucak saklanalım. Yorgun düşmüş hayallerin
ardından yeni umutlar savaşına yelken açıp göğüs göğüse çarpışalım. Çiğ
taneleri düşerken avuçlarımıza yenik düşmek nedir bilmesin uslarımız. Soğuk bir şehrin kalbindeki kuşlar misali
gökyüzüne beyaz kaleler inşa edelim, kök salmayalım.
yukarı çıkalım mı?
8 Aralık 2015 Salı
26 Ağustos 2015 Çarşamba
Hayvan Çiftliği George Orwell Roman Yorumu
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba..
Kitap yorumlarıma kaldığım yerden devam ederim diye düşünürken oldukça geç kaldığımın farkına vardım. Bugün sizlere George Orwell'ın muhteşem kitabından bahsedeceğim..
Kitabın Adı: Hayvan Çiftliği
Kitabın Yazarı: George Orwell
Kitap Sayfa Sayısı: 152
Kitap Yayınevi: Can
Basım Sayısı: 43
Çeviri: Celal Üster
"O Bir Peri Masalı" korkunç sonla biten..
Etiketler:
books,
edebiyat,
ekonomi,
George Orwell,
hayvan çiftliği,
kitap yorumu,
kitaplar,
novel,
okuyanlar,
öğretmen,
Roman,
rusya,
siyaset,
yorum
7 Ağustos 2015 Cuma
Konuşmadan Anlatmak Uzun Sürüyor
Korkularla süslenmiş bir rüyanın
arasından sıyrılarak, sıçrayarak uyandım yine. Son zamanlarda sıkça rastlanan
durumlardan birisi yalnızca. Kalp
çarpıntılarım bir türlü dinmiyor.
Kalktım ve soğuk duşun altında uzun süre anlamsız anlamsız fayans desenlerinin
arasında kayboluşumun farkında olmadan durdum. Soğuk işlemiyordu bedenime. Saçlarım ne kadar da uzamış. Aynadaki ben
miyim? Sarı bornozu üstüme geçirirken aklımdan geçenler bunlardan ibaret
değilse de kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmadığımın farkında olarak kandırmaya
çalıştım yine kendimi. Oysa oyun oynamayı bırakalı yıllar oldu. Gerçeklerin
kekremsi kokusu her ne kadar itiyor ve çirkefleşiyor olsa da ondan başka çıkar
yolum yoktu. Yine de kaçıyordum kendimden. Sarındığım gerçeklerimden.
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Marilyn ve Rabia
Okuduğumda beni sarsan bir gerçeği sizlerle paylaşmak istedim.
Marilyn ve Rabia
Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden geçen yarım yüzyıla rağmen hâlâ bir efsane.
Gayri meşru olarak dünyaya gelen ve annesini tımarhanede yitiren Marilyn’nin, mutsuz bir çocukluk geçirdiği ve bakımevlerinde istenmeyen bir eşya gibi görülme duygusuyla yaşadıkça didiştiği bilinir.
Rabia’yı ise, Diyarbakır’da bir aşiret reisi olan Hacı Hüseyin’in kızı olmasına rağmen, aile çevresi dışında kimseler tanımaz.
Rabia, Marilyn’e kıyasla, ailesiyle birlikte mutlu bir çocukluk geçirmiş, beş kardeşin en güzeli ve en küçüğü olarak bir dediği iki edilmemiştir.
Bu iki kadının Hollywood kökenlisi, gençlik yıllarından itibaren ünün doruğuna çıkmış, baş döndürücü bir popülerlik ve servet edinmiş, dilediği erkekle birlikte olup fırtınalı aşklar yaşamıştır.
Rabia ise, ergenlik dönemine geldiğinde taliplerinden Sefer’e, o yılların törelerine uygun biçimde -başlıkla- gelin edilmiştir.
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Ağlayan Palyaço
Karanlığımızı, , güçsüzlüklerimi
saklamayı ne çok severiz ..Bizi biz yapan onlar değilmiş gibi sürekli kaçarız
onlardan, gizleme gereği duyarız. Ve bunu en iyi maskelerin, boyalı yüzlerin
ardına saklanarak yaparız.
Etiketler:
anlatımlar,
boyalar,
clown,
gözyaşı,
kısa yazılar,
makyaj,
palyaço,
sihir,
yorgun palyaço
3 Mayıs 2015 Pazar
İtiraf Mektubu
İtiraf Mektubu
Yalın ayak düşlerle, sokaklarda büyümüş bir çocuktum. Ve çok düştüm. Dizlerimdeki yara izlerim
bundandır. Kapanmış yaraların üstüne
eklenen başka hain düşüşlerden hiç kurtulamadım. Yine de yılmadım, uzak
kalamadım sokakların büyülü labirentlerinden.. Kapının açık olduğu vakitlerde
darmadağın olmuş saçlarımda rüzgarın özgürlüğünü hissettim.
25 Nisan 2015 Cumartesi
KPSS Sürecinden Anekdotlar
Hangi kitabı eline alsan diğerinin hatırı kalmasın diye bir gözün de ondandır. Bir türlü karar veremezsin hangisine başlasam diye. Bölük bölük ve düzensiz çalışmalar sonunda günün 24 saatini tüketiverirsin. Zamanı verimli kullanmak diye bir kavram var ki benim huduttan bir türlü geçmek bilmez canına yandığım. Şurada sayılı günler kalmış, hadi onu da geçtim bazı nedenlerden dolayı geç başlamışsın kurs murs işlerine otur da bir güzel çalış değil mi ama? Hep bahane hep bir dırdır.. Eniştem desem "Zengin bir koca bul da kurtul kızım bu dertten. Ne uğraşıyorsun ki sanki" der ve bıyık altından pis pis sırıtır. Ha bir de o zengin muhterem kişi kafa dengi olacakmış ki kendisine sorun çıkarmasın. O da bir yerde haklı. Malumunuz başında zaten bir dert var ki.. Eyvah eyvah! Bir tane daha olursa herhalde kafayı yer adamcağız. Neyse ben en iyisi hiç o "Dünya evi" kapısını uzunca bir süre açmayayım. Kapı açmayayım derken kendi evimin kapısını açarım elbet. Bu devirde evin olmadan nereye?
Etiketler:
alaylı olaylar,
banka,
borçlar,
cool erkekler,
dünya evi,
enişte dırdırı,
eşek gibi çalış,
ev almak,
Kpss süreci,
kredi,
sınavlar,
zamanı verimli kullanma,
zengin koca
23 Nisan 2015 Perşembe
Sonu Gelmeyen Hikayelerin Başkahramanı
Sonu gelmeyen hikayelerin başkahramanı.
Şimdi sen uzaklarda, soğuk bir memleketin kucağında üç kupa kahve tüketmiş ve umursamazlıkla bir günü daha bitirmiş olmalısın. O cool erkek bakışlarınla başka başka mekana girip, demlenmeyi ve iç gıcıklayıcı müziklerine teslim alışkanlığını devam ettirdiğinden de o kadar eminim ki! Annenin alaca geyiklerden çaldığı bilye tanesi kadar küçük gözlerinle yine hangi günahını temizlemeyi düşünüyorsun kim bilir? Kısa bir ara ..
24 Şubat 2015 Salı
Mimlendim: Kitaplara Dair Mim
Beni fahri kardeşi yerine koyan ve kısa zamanda aramıza oluşan inanılmaz bağ ile benim de fahri ablam olan Dilek'ciğim beni mimlerse katılmamak olur mu? Hem de kitap mimi ..
Öyle mim açıklamaları gördüm ki acaba ben yapmasam mı bile dedim. Ama karınca kararınca, elimden geldikçe okuduklarımı, sevdiklerimi, düşüncelerimi az da olsa sizlere sunayım dedim.
7 Şubat 2015 Cumartesi
Kalabalık Yalnızlığınızın Zihninde
Balkon kapısının soğuk camına yasladım yüzümü. Kızıl gecenin içinde etrafı aydınlatmaya çalışan kör lambaların loşluğunda bir yılan gibi uzanıyordu puslu yol. Yağmurun yorgun yağışını seyrederken annemin kapatmayı unuttuğu su ısıtıcı bozuk sesiyle ritm tutmaya başlamıştı yine. Her nefes alışımda biraz daha buğulanıyordu cam. Sonra görünmez oldu yılan gibi uzanan yol, park edilmiş arabalar. Sanki daha önce hiç var olmamış gibi. Evrenin oynadığı, sıradanlaşan, sihirli oyunu. Bir oyun..
30 Ocak 2015 Cuma
Portebello Cadısı - Paulo Coelho
Can Yayınevi
Çeviri: Celal Üster
Sayfa Sayısı: 242
Çeviri: Celal Üster
Sayfa Sayısı: 242
Gittiği her yere ışık
saçan, gittiği her yeri ısıtan bir güneş ufuklarının ötesinde düşünen herkes için örnek biriydi.
Etiketler:
Athena,
kitap,
Paulo Ceolho,
Portebello Cadısı,
yorum
24 Ocak 2015 Cumartesi
Düşümden Vurdular Beni
Unutulmuş bir düşü yeniden anımsamak ne denli umutsuzluğa
düşürebilirdi. Ya da yağmalanmış gökyüzünde kurulan salıncaklarda salınmalarım
kime rahatsızlık verirdi, bilemiyorum. Suçum neydi bilemiyorum. Nedenlerini hiçbir
zaman anlayamadığım kahroluşun eşiğinde buluvermiştim birbirine kenetlenmiş
ellerimi. İnatla tutunmaya çalışan birkaç oje kırıntısı en iğreti duruşuyla
bedenimin köhneliğindeki portreyi tamamlayan küçük bir parçaydı sadece.
Düşlerimden vurmuşlardı beni. Can evimden Kopartılıp uzaklara sürgün edilmiş
diğer yarım.. Yarımlığımla bırakmıştı beni. Hem de hiç tamamlanmayacak koca bir
boşluk bırakarak ardında, usulca çekip gitmişti avuçlarımdan.
16 Ocak 2015 Cuma
Sinemanın Altında Ezilen Tiyatro
En son zaman tiyatroya gittim hatırlamıyorum. Üstünden uzun
bir zaman geçti. Ancak gittiğim oyunu hala hatırlıyorum. Eskici Dükkanı.. Oysa
küçüklüğümde tiyatro aşkıyla yanıp tutuşur, her oyunu izlemek isterdim ve
giderdim de. Şimdi ne değişti? Hala ilgim ve sevgim varken gidemiyor
oluşumdan şaşkın şaşkın düşüncelere esir
oluyorum.
14 Ocak 2015 Çarşamba
1984 - George Orwell | Kitap Yorumu
Celal Üster’in kitabı tekrar çeviri yapması ve güncelliğini
yitirmeden okuyucu ile buluşturması güzel bir fikir. Bazı ufak tefek imla
hataları gözümden kaçmadı değil. Belki küçük bir ayrıntı olmasına rağmen benim
canımı sıkan bir ayrıntı nedense.
13 Ocak 2015 Salı
Gerçeklerin Savaşı - Kurmaca Düşler
Gecenin
yorgun gözleri kadar karanlık bir odanın zifiri köşesine sinmişti. Ansızın can
evinden vuran yenilgiler sürüsünden oldukça bitkin düşmüştü. Gözyaşlarının saklamaya
değerde olduğunu günlerden kilometrelerce uzaktaydı. Gözyaşları çoktan
dinmişti. Dört duvar arasından çıkışı olmayan bir mahkumdan farksızdı. Yağmur
ve şiddetli gök gürültüsü dışında sessizlik krallığını ilan etmişti. Oysa
içinde bir savaş bulutu yükseliyordu. Korkuların dur durak bilmez prangalarının
varlığını iliklerinde hissedebiliyordu. Demirin soğukluğu asla bitmeyecek,
kısır bir döngü içinde sürekli olarak onu esir alacaktı. Bunu biliyordu. Zaman
içinde alışılmayacak hiçbir şey yoktur diye düşünüyordu. Ne ki bir demirin
soğukluğu içten içe artarak tüm vücudunu esir alıyordu. Yavaş yavaş..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)