Unutulmuş bir düşü yeniden anımsamak ne denli umutsuzluğa
düşürebilirdi. Ya da yağmalanmış gökyüzünde kurulan salıncaklarda salınmalarım
kime rahatsızlık verirdi, bilemiyorum. Suçum neydi bilemiyorum. Nedenlerini hiçbir
zaman anlayamadığım kahroluşun eşiğinde buluvermiştim birbirine kenetlenmiş
ellerimi. İnatla tutunmaya çalışan birkaç oje kırıntısı en iğreti duruşuyla
bedenimin köhneliğindeki portreyi tamamlayan küçük bir parçaydı sadece.
Düşlerimden vurmuşlardı beni. Can evimden Kopartılıp uzaklara sürgün edilmiş
diğer yarım.. Yarımlığımla bırakmıştı beni. Hem de hiç tamamlanmayacak koca bir
boşluk bırakarak ardında, usulca çekip gitmişti avuçlarımdan.
Düşlerimden vurdular beni. Bir nedimenin yüzündeki saflık,
som altın bakışlarındaki düşlerimi.. Kanatları bağlanmış, uçmaya zorlanan bir
kuş gibi kalakalmıştım. Ah düşlerim. Düşüyordum. Hiç ummadığım bu yalınlık dost
mu olmalıydı bana? Katlimi meşru kılanların yüzlerinde bir toy sevinci. Bunu
görmek reva değildi. Hayır değil!
Çapaklanmış düşmanlarım ne kadar mutludurlar, acımın içinde
kıvranırken izlemek ne zevklidir onlar için. Ah düşlerim. Düşlerimden vurdular
beni. Büyük bir sessizliğin ardından yanık
bir türkü sardı her yeri. Duvar süsü gibi hareketsizliğimin yanından geçip
giden. Önüm arkam sağım solum sobelenmiş.
Ne çabuk bitmişti bu oyun? Farkında olmadan ne kadar çok kumdan kaleler yapmış
hayat saatim. Oysa O’ndan fazlasını sayamazdım ki ben!
Düşe kalka dizleri parçalanmış bir çocukluğun içinde
filizlenen papatyalarla süslenmiş düşlerim.. Düşlerimden vurdular beni,
umarsızca. Sırtını dönmüş gerçekliğimin yanılsamalarından ibaret parıltılar
yavaş yavaş sönüyordu gözlerimden. İnanmak ölümdü kaderime. İnanmadım, kapadım
gözlerimi. Kenetlemiş dişlerimin arasından suskunluğuma yuva yaptım.
Kemiklerimden ayrılıyordu etim, kıyım kıyım. Dönüşü olmayan bir yolun ufkunda
kaç güneşi batıracağımın bilinmezliğinde son kez ardından baktım. Tükenmiş
omuzlarımın ağırlığından daha bir ezildim, büküldü boynum. Düşlerim.
Düşlerimden vurdular beni. Oysa O’ndan fazla sayamazken ben, nasıl olur da
ebelemişti hayat beni. Düşlerimin düşünden düşerken bir ürperti geçti sol
yanımdan. Yarımlığımla kalakalmıştım. Baş başa, en yalınlığımla..
Göçebe | İnci
Allah kimseyi umutlarından etmesin düşler umuttur nihayetinde...
YanıtlaSilEn büyük hazine hatta :)
SilHep böyle hissediyoruz. Hissediyorum. Hele tam da şu anda. Çok güzel düşler kurmak, bir izin verilse çok güzel düşleri çok güzel gerçeklere dönüştürmek, bütün nefesinle bütün gücünle çabalamak, sonra adice, alçakça düşlerinden vurulmak... Kimde heves kalır ki? Hevesi geç kimde güç kalır ki... Can bile kalmaz.
YanıtlaSilHer yıkımdan sonra daha güçlü ayağa kalkmak mümkün tabii. Ama ya yok olan düşler? Onları da ayağa kaldırmak ne mümkün. Adım adım azalırken sığınılacak bir başka düş kalmıyor bile. Ne heves ne de güç. Hiçbiri canlandıramıyor eskisi gibi. Bu kaçıncı vuruluşumuz bilmiyorum Fidan'ım ama son olmayacak. Bir tek bunu biliyorum.
Sil"bu sabahların bir anlamı olmalı.."
YanıtlaSil"Karanlığın en yoğun olduğu vakit güneşin doğmaya en yakın olduğu vakittir." Haklısın. Ve Vega'nın sevdiğim şarkılarından birisidir. Yorum için çok teşekkür ederim :)
Sil