yukarı çıkalım mı?

15 Temmuz 2019 Pazartesi

Siyah Beyaz Aşk




Eski bir tanıdık, eski bir sohbet.. Seksen yaşlarında huysuz, kırmızı, buruk N. teyze, rahmetli eşiyle olan anılarından bir kesit gibi duran gümüş çerçevedeki fotoğrafı gösterdi. En az anlatılan anı kadar eski model bir Woswos.. En siyah beyazından, gümüş çerçeve içerisinde altın bir anı olarak yerini almış. Evin en ışık alan yerinde olması da anıya ayrı bir güzellik katmıyor değil.. Şoför mahallinde yarım olarak aralanmış kapının arasında beyaz gömlekli, geniş paça kumaş pantolonlu, kunduralı, saçları limonla şekillendirilmiş yüz hatları geniş ve kemikli gözlükleriyle fotoğraf makinesine bakan bir yakışıklı.. Sanki her an canlanıp, gözlüklerini çıkarıp arabaya binip gidecek bir hali var.. Öylece bakakalıyorum. Bu zamana kadar gördüğüm siyah beyaz fotoğraflardan oldukça farklı olduğunu söylüyorum N, teyzeye.. O günlerde Almanya'da oldukça kaliteli sayılabilecek bir fotoğraf makinesiyle çektiğini  ve bundan dolayı güzel ve kaliteli bir fotoğraf olduğunu söyledi. Tabi bu detayları verirken fotoğraf makinesinin markasını da söylemişti ama ben de çok genç değilim şimdi, aklımdan çıkıvermiş..


Mutfağa yemek hazırlamak için ağır aksak adımlarını sıklaştırdı ve yavaşça mutfak dolabından henüz buzlarını tam olarak çözmemiş kıymayı tezgahın üzerine bıraktı. Oysa benim elimde hala bana gösterdiği gümüş çerçevedeki yakışıklı var.. Nasıl tanıştıklarını, nasıl bir hayat sürdüklerini neden Almanya'dan Ankara'ya geldiklerini sormak istiyorum. En önemlisi neden onca anıdan sonra, yalnızca tek fotoğrafın sergilenmesi.. Daha nice sorular.. 

Köfte harcını hazırlayıp, köftelere şekil verirken bir yerden konuşmaya devam ediyor. Eşiyle üniversite dönemlerinde tanışıp evlenmeye karar vermişler.  Öyle romantik bir durum olmadığını söyleyip bıyık altı gülüşünü hala hatırlayabiliyorum. Eski toprakların fazla romantik duyguları gözler önüne sürmediklerini bir kez daha anımsamış oluyorum. Türkiye'deki hayat şartlarının yeterli gelmediğini düşünüp Almanya'da çalışmak üzere yollara düşmüşler. N. teyze öğretmen, eşi ise ticaret adamı olarak bir şeylerle uğraşıp iki kişilik ev  ekonomisi savaşında galip gelip, birikimleriyle bir Woswos almışlar.. Bana gösterdiği fotoğrafı da anı olsun diye o zaman çekmişler. Tabi Woswos'un dikkat çeken bir ayrıntısı vardı.. Fotoğraf siyah beyaz olmasına rağmen tekerlerinde daha açık bir renk ayrık otu gibi sırıtıyordu. Ne olduğunu sorduğum zaman, eşinin farklılık adına yağlı boya ile tekerleri beyaza boyadığını öğreniyorum. Gümüş çerçeve içerisindeki fotoğrafın yakışıklı kişisi o dönemlerde fikirleriyle epey dikkat çeken biri olsa gerek diye düşünüyorum.. Tekerlekleri beyaza boyanmış bir Woswos görürsen bil ki o bizim ilk arabamızdır demesinin ardından gözyaşları bir bir süzüldü avuçlarına. İlk göz ağrısı araba için mi yoksa eşi için miydi onu hiç soramadım.

"Yalnızlık zordur, hele büyük evin içinde hangi odanın hangi kapıya açıldığını bilemeyecek kadar kayıpların arasında yok olmak büyük bir ıstırap benim için. Onun gidişinin ardından tam tamına yirmi sene geçti ama hala sesini duyabiliyorum. Öyle ki yatak odası yerine oturma odasını mesken edinmek zorunda kaldım. Gönül yorgunluğu üzerine eklenen yalnızlık oldukça ağır yük. Bazen bu yükü kaldırmakta zorluk çekiyorum. " deyip gözlerini siliyor. 

inci~göçebe






8 yorum:

  1. Gerçekten yalnızlık zor sanat... Hele bir de aşkla bağlıysan en yakınına... Hüzünlü olmasına karşın "güzel" olarak tabir edebileceğim bir yazı okudum sayenizde... İyi yayınlar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızlık her insanın kaldırabileceği bir yük değil, yorumunuz için teşekkür ederim..

      Sil
  2. çok iyiydi bu ya. zaten hep güzel yazıyorsun. çok duygulandım. şarkı için de saool :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşananı yazmak sanırım. Bütün mesele bu :)

      Sil
  3. awesome article..
    thanks for sharing

    YanıtlaSil
  4. "Gönül yorgunluğu üzerine eklenen yalnızlık oldukça ağır yük"
    İnsanın içine, kor bir ateş bırakıyor bu cümle...

    YanıtlaSil