yukarı çıkalım mı?

27 Haziran 2019 Perşembe

Haziran Oyunu




Haziran ayının nizami kuralı balkonun temizlenmesi, kuşlarla iç içe yaşamayı öğrenmek, küçük bir saksıda soğan yetiştirmek ve ahenkli sokak lambalarıyla geceyi ona teslim etmek. Küçük bir film de  görünebilir  kadrajda. Konusu pek ilgi çekici olmasa bile sessizliğin büyülü tılsımını kırmak,  rastgele  Arap harfleriyle yazılmış kağıtlarla som altından değerli hissi veren sulardan pek bir kıymetli. Geceyi dinlemenin huzuru ile masada unutulmuş bir güneş gözlüğü. Bazı nesneler zamanla hayatımızda neden var olduğunu anlamadığımız insanlar gibi değersizleşiyor gözümde. Gecenin güneş gözlüğüne ihtiyacı olduğu vakit bunu tekrar konuşabiliriz.

Sıradanlığı, basitliği ve sığ olanı arıyorum çoğu vakit. Yorucu geçen onca senenin ardından durup düşünce çarkından geriye kalan sağlam parçaları inceleyince, bazen iyi ki de diyebiliyorum. İyi kilerin ardında düş kırıkları, acılar, sevinç, özlem bile birikmiş olsa, kapı önüne yığılmış kar misali kürüyüp yeni kapılara ihtiyaç duymamak en iyisi. Her sorun ardında yeni kapı arayanlara kalpleri doğru yolu gösterir umarım. Kaçışların acıları dindirdiği masalına  inanmak istiyorlarsa, bu masalı ömürlerinin sonuna kadar okuyabilirler.


İnsan olaylardan kaçsa da kendinden kaçamıyor. Aynaya baktığı siluet ile barışık değilse, hiç mutlu olamıyor. Mutluluk beklentiler yerine sahip olunanları değerlendirmekten ibaretken, bir yerlerde oyunu yine yanlış oynuyoruz. Evet bu bir oyun ve çoğu zaman oyuncular ve oyun stratejileri yanlış olabiliyor. Doğru olanı değil seçtiklerimizi kendimize uydurmak için çaba gösterirken bunun bilincinden uzaklaşıyoruz. Ve yaşananların sorumluluğunu alamayıp karşıdakini suçlamayı da seçebiliyor insan. 


Annem, yiyebileceğinden fazlasını tabağına koyma ki israf etmeyesin derdi. Hayatımıza aldığımız insanlar, hayvanlar ve eşyalar için de bu geçerli bir kural değil midir? Değer verilmeyecekse, neden hayatımıza dahil ediyoruz. Küçük Prens'teki tilkinin söylediği gibi. "Gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır...  İnsanlar unuttular bunu," dedi tilki. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğimiz şeyden sorumlu oluruz. Sen gülünden sorumlusun...".."Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun  her şeyden .."  Alınması gereken sorumlulukların yükü oldukça ağır mıdır?  Ya da sorumluluğunu alamayacağımdan korktuğum için almak konusunda hep kararsız kaldığım japon balıkları. Oysa kendime söz vermişliğim bile vardı. Sorumluluk korkusundan dolayı daima öteki bir zamana atışım. Bir balığa bile can taşıdığı için  üzülürken. Ya insanoğlu?











Göçebe~inci

36 yorum:

  1. "Mutsuzluğun birincil sebebi içinde bulunulan durum değil, sizin bu durum hakkındaki düşüncelerinizdir." demiş echart tolle ..bayıldım naif yazınıza ve tarzınıza...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mutluluk için düşüncelerimizi değiştirmek gerekli öyleyse, çok teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Güzel yazı 👍

    YanıtlaSil
  3. Çok güZel bir yazı . ☺️ Kaleminize sağlık . ☺️

    YanıtlaSil
  4. ne güzel ifade ediyon sen yaaa. haziran halleri :) evet ya sadelik sıradanlık basitlik hafiflik iyi bencesi de. bizim ülke karmaşık ve insanlar da böyle hep bir renkli olma sevdasında. ama bu kompleks aslında yani. abartı var. kastlar var filan. insanlar, evet yaaa iyi temizlemeli. gelip geçenler çok tabii :) müzik piku :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bizim her işimiz karışık alengirli.. beklentilerimiz de arttı tadımız tuzumuz kalmadı. köşeye çekilip müzik dinlemeli, kitap okumalı, az insanı hayatımıza dahil etmeli ve değer vermeli.. öyle işte :)

      Sil
    2. tamamiyle haklısın. dediğin gibi yapıyorum işte :) bi de dedin ya, hani disiplin koordine filan. akşam eve gelince ev işi yemekten sonra bloga geçiyom, yazmak, blog okumak, sonra da dizilere, filmlere geçiyom. sonra uyku. haftasonu daha bol dizi ve film. kitapları da genelde yolda, metorda vapurda kafede molada filan okuyom. başka şeylere ilgi duymadığım için zaman yetiyor yani. dikkatim de iyi hafızam da filan işte :)

      Sil
    3. İlgi duyulacak başka da bir şey kalmadı gibi aslında. Adının hakkını veriyorsun her şey çok derinde..

      Sil
  5. Hayatımıza aldığımız ne kadar şey varsa onlara değer vermeli, değer vermeyeceksek ne anlamı var gerçekten. Bir de insan çoğu şeyden kaçsa da kendinden kaçamıyor. Güzel bir yazıydı, tebrikler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kumar oynar gibiyiz. Ve can acıtmada üzerimize yok. Kendimize dönsek her şey yoluna girer mi bilinmez.. Yorum için teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. "Mutluluk beklentiler yerine sahip olunanları değerlendirmekten ibaret" ne güzel bir ifade. Az ve öz insan konusunda da hemfikiriz ayrıca. Sevgi ve selamlarımla 😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey bu kadar basit aslında.. Basit yaşamak fazla beklenti içine girmemek az insanla hayata devam etmek. Sevgilerle:)

      Sil
  7. Her paragrafınız ayrı ayrı değerli.
    "İyi ki de" okumuşum ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatımızdaki "İyi ki" lerin çoğalması dileğiyle.. Teşekkür ederim :)

      Sil
  8. İnsan kendinden kaçamıyor... :)
    Ben de beklerim bloguma, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  9. yazıyı okuyunca iyi ki de vakit ayırdım diyor insan... ne güzel bir haziran anlatımı olmuş. kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haziran'da geçti, bitti. Yorumunuz için teşekkür ederim :)

      Sil
  10. ı am mother çok iyiydi yaa tişkir :)

    YanıtlaSil
  11. Mutluluk beklentisi mutsuzluğun en önemli sebebi oluyor gerçekten. Küçük Prens'ten alıntı da çok anlamlı :)

    YanıtlaSil
  12. güzel ifade dökümünün altına "olsun" da ne güzel bitti be.
    güzel seçim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olsunlar ardındaki olmazlar nasıl anlatılırdı başka

      Sil
  13. awesome article..
    thanks for visiting my blog and have a nice day

    YanıtlaSil
  14. heey ay sefertası'nı 2000 lerin en iyi filmi kabul ediyom yaa :) ikinci de the fall (düşüş) :) üstelik ikisi de hint filmi yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fall Hint filmi mi? Bilmiyormuşum, beğendiğim filmlerden o da..

      Sil
  15. listeden victoria çok iyi. annemle geçen yaz çok anlamlı. nerve de çok modern bir konu, online oyunların dehşeti :)

    YanıtlaSil