Hayatın zor olduğunu yuvarlak masa başında ablamın ve mahalleden bir arkadaşımızın bana zorla 'anne' kelimesini yazdırmak için çaba sarf ettiği zamanda anlamalıydım. Bir türlü anne kelimesini yazmaya varmadı kalemim. Ya ' ane' ya da 'nne' ve ikisinin randomu arasında gidip gelmekten olsa gerek yazamadım. Masa ortasında duran soğuk limonatanın dışındaki soğuk ve sıcağın tepkimesinden terleyen su ecel teri misali ensemdeydi. Yazamadım dedikçe ikisi de düşman gibi bana bakıp hayıflanarak birinci sınıfa bile gitmemiş bana ilham geleceğini sanıyorlardı sanırım. İki sessiz harfin yan yana gelmesi ender bir durumken anne kelimesi tüm çıplaklığı ile önümde duruyordu.
Beyaz gömlek, kırmızı ekoseli etek, örgülü saçlarla ile okul açılışına davet edilmiş olmak gurur vericiydi. Lakin anaokulundaki oynadığım oyuncaklar unutulmuş olmalı ve derslik de zaten okulun bahçesinde önceden kantin olarak çalışan odamsı bir yerdi. Çok da gözüm tutmamış olacak ki birisinin beni alıp eve götürmesi için yalvaran gözlerle etrafı süzdüm. Ama eti senin kemiği benim edasıyla çoktan terk edilmiş olduğumu o saniye içinde anlamıştım. Çok sonradan fark etmek bile istemeyeceğim ağlayış ve yakarış çığlıkları ile sınıf ağlama duvarına dönmüştü. Herkes evine gitmek istiyor. Demek ki bu duygularımda çok da yalnız değilim. Bir söylenti duydum o an. Yan sınıfın öğretmeni öğrencilerine oyuncak getirmiş diye. Ne sevinmiştim o an. Ama ben o sınıfta değildim tabi. Çok şanslıyımdır.
Aradan zaman geçiyor..
- Ali ata bak
- Işıl ılık süt iç.
- Emel eve gel.
- Ali ile Ayşe ip atladı
Kısacası köprünün altından çok su geçti ve bir şekilde okuma ve yazmayı öğrendik. Sene sonuna yakın bir dönem olacak ki okuma etkinliği düzenlemeye karar verdiler. Özenli saçlarım ile şık okul kıyafetim ile göz kamaştırdığıma eminim! Veliler, öğretmenler ve okulun tüm öğrencileri okulun arka bahçesine toplandık, sırası gelen öğrenci okumak için mikrofonu alıp kürsüye çıkıyor. O andan bir fotoğrafım var ki dillere destan. Dudaklarım okuduğum kelimenin aşkı ile ahenkle gidip geliyor. Ve on anda sınıf arkadaşım Se.'nin (Ona Se derim) zorlandığını ifade edercesine dilini dışarıya çıkararak gözlerini de kısarak defterine çubuk çizdiği zamanlar geldi. Hala yazarken dil çıkarıyor mu? Merak etmekten kendimi alamıyorum.
göçebe~inci
handmaids tale. ingilizce izledim yabancı sitelerden. şimdi bakıyom nerde var diye bizim sitelerde. bulursam sölücem :) the oa da izleee :)
YanıtlaSilyoksa üye olmak zorunda kalacağım, teşekkürler deep :)
SilSe.diyen kim acep
YanıtlaSilkod adı Se ;)
SilVe şanslısın bence bu arada��
YanıtlaSilneden öyle dedin acaba, merak ettim :)
Silyaa baksanaaa bir dolu güzel dizi var ki yaa :) dizimag dizilab dizipub dizison diziist gibi sitelerden izliyom hepsi var yaaa :) şimdi yeni başlayanlar mesela bir dolu, maniac, you, god befriended me, single parents gibi birçok yeni var. devam edenlerden peaky blinders var çok iyi, blacklist, power mesela. the oa, goliath, jack ryan, veya gizemli dark, 13 reasons why, skam. çok iyi bir dolu dizi var ya. gizem, gençlik, suç, komedi, bendeki dizi başlığını bir dolaşsana, veya psikoloji tabula rasa. ya o kadar güzel o kadar dizi var ki. netflix dizileri de hepsi o üstteki sitelerde var, ücretsiz. young pope mesela. ya insan dizilere yetişemiyo ki yaaa :) this is us, bron broen, forbrydelsen. yani izlicek şeyler bulman çok kolay kiiii :)
YanıtlaSildiğerine takıldım kaldım da bir çıkar yol bulana kadar bekleyeceğim en kötü ihtimal üye olacağım. Peaky blinders'ı izlemeye başlamıştım bıraktım yarıda kaldı yeniden başlayabilirim aslında. Diğer dizilere de göz atayım aslında. Çok teşekkür ederim deeeep :)
SilGüzel bir anı yazısı. Paylaştığınız için teşekkürler.
YanıtlaSil
Silçok teşekkür ederim :)
dizi filmlerde oluyor öyle dil çıkarıyorlar zor işlerde :)
YanıtlaSil