Sabahın erken saatleri,gökyüzü maviliğinin içinde yüzerken sırt üstü, gökyüzüne usulca bakıyorum. Güneş öylesine sinsi bir sırıtışla göz kırpıyor ki gözlerim kamaşıyor. Kapatıyorum gözlerimi, suyun kulaklarıma hücum etmesine izin veriyorum. Tuzun iştah açan kokusunu tüm duyularımla hissedebiliyorum. Bu huzurun adresine tek gidişlik bilet alıp geri dönmemek için neler vermezdim. Maviyi seviyorum, huzuru onda bulduğum için mi bana umudu anımsattığı için mi emin değilim.
Minik dalgalara esir olmuşken, gözlerimi açıyorum. Ağustos ayının keyfini süren kuşların havada süzülüşlerinde kendime yer ediyorum, kanatlanıyor ruhum. Özgürlüğün sönmek bilmez kor alevini kanımın son damlasına kadar iliklerimde hissediyorum. Bu güç ile ayakta durabildiğim gençliğimin asla son bulmaması için bir kez daha kapatıyorum gözlerimi.
Küçük çocukların birbiriyle keyif içinde süren su oyunlarının seslerini gözlerim kapalıyken duyabiliyorum. Hala gözlerim gökyüzünde, bakmasam da bu hissin varlığı ağır bir çekimle görünür kılınıyor.
Bir ara durağanlığın önünde tek engelin kulaç atmak olduğunu düşünüp sebepsiz ve istemsizce bir hamle ile suyun derinliklerine atılıyorum, boşluğa savuruyorum kulaçlarımı. Nefes alışverişlerimin düzensizliğinde kalp atışlarım olması gerekenden binlerce kat fazla kan pompalama çabasından hızlı atmaya başlıyor. Durup geri dönmek için hamle yapacakken nedense bir şeyler engel oluyor. Biraz daha biraz daha derken. Bacağımda bir iki acı ile tüm gerçekliği bedenimde hissediyorum. Dona kalıyorum ve suyun içinde ne tepki vereceğimden emin bile değilken yine istemsizce karaya çıkmak için karaya sürüyorum bedenimi..
Akdeniz'de pirana olmayacağını bilsem de o acının bir pirana tarafından olduğu hissi yerleşti o saniye içerisinde. Bir yerden korku bir yerden pirana ve köpek balığı temalı filmleri izlemediğim halde böyle düşünmüş oluşuma şaşmış bir vaziyette kıyıya yüzüyorum. Kıyada beni bekleyen havlumu bile görmezden gelip bir köşeye oturuyorum. Bacağımdaki küçük kırmızı yere odaklanınca bir parçamın balık tarafından öğle yemeği yapıldığını öğrenip biraz olsun rahatlıyorum. Çünkü hala tek parçayım..
inci~göçebe
piana da neeee
YanıtlaSilkatil balık :)
SilAma filmi güzel :)
YanıtlaSilpek sevmiyorum :)
Silamaniin piaranaya kadar anlattığın kısım benim de en bayıldığım şeylerden hayatta. suda sırtüstü yatmak sonra dalmak yüzmek deniz mavi güneş evet huzur yaniii. sonrasını bilemedim. hayal ettin herhaldeeee :) pirana yoktur bizim denizlerde hihi :) köpekbalığı da değildir o deniz anası veya ahtapot ısırmıştır ama parça koparmaz aman korkutma biziiiii kikiki :)
YanıtlaSildeniz, kum güneş olunca insan derdini tasasını unutuyor. pirana değil de başka bi balık minnak bir parça aldı kurgu değil orijinal yaşanmışlık hikayesi :)
Sildenizde dehşet dırın dırın dırın :)
SilAkıcı bir anlatım olmuş keyifle okudum valla teşekkürler
YanıtlaSilersince, çok teşekkür ederim :)
SilGüzel yazı beğendim. Duyulara hitap etmeniz konu geçişleri vs okudukça içine düşürüyor. Tarzınızı sevdim. İzlemedeyim sizi. :)
YanıtlaSilteşekkür ederim..
SilBir yanım eksik diyorsun :) Ayrıva ben artık her yerde pirana olacağına inanlardanım çünkü insanlar alıyor sonra bakamayıp göle veya denize atıyorlar. ama sizi ısıran bence o değil geçmiş olsun çok güzel ısırılma makalesi olmuş :)
YanıtlaSilminik bir balık olsa gerek :)
Sildenizdeyken bazen birden bire böyle şeyler geliyor aklıma ve korkuyorum - ısırılmadığım halde:))
YanıtlaSilbalık görünce kaçıyorum ben de :)
Sil