yukarı çıkalım mı?

3 Kasım 2018 Cumartesi

Sinbad'ın Uçan Halısı




Lise yıllarında  öğretmenimiz tarafından birkaç kelime verildi ve bu kelimelerden yola çıkarak bir hikaye yazmamız istendi. Önce kelimeleri yazdım defterimin bir kenarına. Hikayeyi planlamak, plana verilen kelimeleri dahil etmek pek kolay görünmüyordu. Küçük yeğenime anlattığım, uydurduğum bir hikayeyi kaleme almak daha hızlı görünüyordu. Küçük yeğenim kadar küçük bir hileydi sadece.



Hikayeler bitti ve okumamız istendi. Sırası gelen okudu ve sıra bana geldi, okudum. Oyuncak dükkanında kimseler yokken canlanan, dükkandan bir çocuğun kucağında çıkmayı umut eden oyuncaklar odak noktamdı. Kırılmış kalplerini saf bir kalbe mutluluk vererek iyileştireceğini  uman oyuncaklar. Dükkana giren her bir müşteri, kapının üzerindeki zile umut serpiyordu sanki. Küçük bir zil ile kendine çekidüzen veren bembeyaz porselen bebek, üzerindeki kırmızı elbisenin tozunu silkeleyip cam gözlerini üzerinde gezdirip mükemmele yakın göründüğünün düşündüğü an daha bir gülümsüyordu. Sağa sola salınan palyaçonun daha fazla ritim tutar hale dönüşü, bisikletiyle dünya turuna çıkacakmış gibi dönüp duran siyah smokinli yakışıklı ya da bir gözü zamana yenik düşerek koptuğu an duyduğu utançtan yerin dibine girmek isteyen gri koca ayı. Kendini o kadar eksik hissediyordu ki, ta ki oyuncakçının yere düşerken ses çıkaran  gözü fark edip, yerden alıp dikene kadar. 

Sanki bu kurmaca hikayedeki gibiydi her şey. Oyuncakçı dükkanındaki sergilenen oyuncaklar, bizden biri gibi. Ne eksik ne fazla. Sürekli bir şeylerin beklentisi içinde ömrümüzü tüketiyoruz. Onca sene okuyup çalışıyor, bir şeylere sahip olmak için borç altına giriyoruz. Bunu mutlu olmak için yapıyorsak neden hala mutlu değiliz? Sürekli daha fazlasını istiyoruz. Sahip olamadıklarımızın esiri haline dönmüş durumdayız. Kısırlaşmış bir sistemin kısır oyuncaklarıyız. Bir gün oyuncakçı dükkanından kaçıp mavi bulutlara sığınırız. Sinbad'ın uçan halısıyla dünya turuna çıkıp çocuklar kadar şen buluruz ruhumuzu. Buna çok ihtiyacımız var.

inci~göçebe


31 yorum:

  1. Her şeyin fazlası, hep bir beklenti. Sonunda yine yıpranan biz oluyoruz. Beklentilerimizin esiriyiz.

    YanıtlaSil
  2. çok güzeldi bu yaaaa. hepimiz kurulmuş oyuncaklar gibiyiz. ama bu öyküdeki oyuncak düşüncesi ne güzeldi yaaa. canlanan oyuncaklar. yurttaki yetimler gibi sahibini bekleyen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beklentilerin karşılık bulmayışı çok üzüyor insanı ..

      Sil
  3. şarkı için saol yaaaa. unutulcak bir şarkı değil :)

    YanıtlaSil
  4. Oyuncaklar sanki hepsi birer birer anne ve babalarından ilgi ve sevilmeyi bekleyen çocuklar, çocuklarından ilgi ve merhamet bekleyen yaşlı anne ve babalar. Çok ilham verici ve etkileyici bir yazı. Hem keyf aldım, hemde hüzünlendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hangi yaşta olursak olalım beklemek ile geçiyor ömrümüz. Teşekkür ederim ..

      Sil
  5. Gerçekten de çok ihtiyacımız var. Çok güzel yazmışsınız teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  6. İnci sahi niye hala mutlu değiliz? Kayıplarla birlikte içimizdeki dehlizlerin sayısı da çoğalıyor sanırım ne kadar çok kayıp o kadar çok boşluk... İnsan hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olmak için tasarlanmamış bence. Bir miktar eksiklik eşittir biraz umut ve hayata devam edebilme sabrı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dehlizlerin sayısı arttıkça daha çok kaybolduk. Ne güzel dedin. Mutluluk basit bir formülden ibaret ama onu yaşayacak insanı bulmak ve sistemin dikenli tellerini aşmak çok kolay değil. Her gün birbirinin aynısı başka bir sabaha uyanmaktan bunaldım. Umuda sarılmasam zaten devam edecek direnci bulamam.

      Sil
    2. O bunaltı hepimizde var İnci ve yanında başka şeylerle birlikte :( Yaşasın umut diyorum ve inanıyorum bir vakit uyanışlarımızın her biri birbirinden bambaşka güzellikte olacak kadere inancım tam :)

      Sil
  7. Biz söz varya ben ona bayılıyorum ne kadar az beklenti içinde olursan o kadar mutlu olursun diye basit ama etkili.Öyle cidden çok güzel yazı eline sağlık :*

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az beklenti çok mutluluk, güzel dedin. Teşekkür ederim.

      Sil
  8. Harika bir yazı olmuş. Önce geçmişteki kurgu aldı beni, ardından yaşamdaki bitmeyen beklentilerimiz. Oysaki mutluluk bizim özümüzde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar az beklenti o kadar huzur. Basit bir formül uygulamak zor olsa da.

      Sil
  9. Zamanda geçmişte ya da gelecekte hep sonsuz programlamaya esir olmuş uyumuşuz. An'ın bilincinde olamamışız hiç. ve zaman öyle bir akıp geçmiş ki. Yaşamın daha da önemlisi anda alınan nefesin tadına varamadan ve farkında olamadan...

    Güzel bir yazıydı. Sevgimle.

    YanıtlaSil
  10. “Birçok insan,mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.” Dostoyevski
    Bunlar hep doyumsuzluktan, mutluluğu madde de aramayı bıraktıktan sonra mutluluk başlıyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitmek bilmeyen isteklerimizden mutsuzluğa yelken açıyoruz.:)

      Sil
  11. İnsan mutlu olmak için ömür boyu çalışıp sonunda mutsuzluğa ulaşan varlıktır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl mutsuz olunur tabirinin en canlı kanıtıyız böylelikle.. Mutsuzluğumuz için savaş veriyoruz.

      Sil
  12. İbrahim bahsedince geldim. Harika bir yazıydı. Yüreğine sağlık İnci :))

    YanıtlaSil
  13. Ne kadar güzel bir yazı! Biz bazen oyuncaklardan daha da oyuncak oluyoruz, bir köşede kalıyor, birilerini bekliyor ya da içimize kapanıyoruz. Sanırım biz bu duruma fazlasıyla alışmışız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurulmuş oyuncaklar gibi harekete geçmek için birilerinin bizi kurması gerektiği inancını yıkıp kendimize çare olmamız gerek.

      Sil
  14. Bende küçükken oyuncaklarımla konuşur, onların canlı olduğunu düşünürdüm. Güzel yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyuncaklarla konuşmak iletişimin başlangıcıydı aslında. Teşekkür ederim.

      Sil
  15. Blogunuzu zaman zaman ziyaret ediyorum. Çok güzel çalışmalarınız var. Başarılarınızın devamını dilerim. Benim de daha dört aylık bir blogum var, bu konuda çok bilgi sahibi değilim. Benim blogumu da zaman zaman ziyaret etmek ve yorum yapmak suretiyle desteklemenizi bekliyorum. İyi çalışmalar dilerim.

    YanıtlaSil