yukarı çıkalım mı?

30 Mart 2012 Cuma

Üzerinde Halay Çekilen Masa

Odam, yirmi dakika öncesinde sürmüş olduğum ojenin kokusuna esir düştü. Buram buram kırmızı oje kokuyor. Renklerin de kokusu olsun. Bundan ne çıkar..
Dışarıdaki fırtına dışında sessizliği bozan bişey yok. Onu saymazsak sessizliğin dibine vurdum diyebilirim. Karşımda devasa bir masa ve yine üzerinde her zaman ki okulvari bir takım çalışma notları, ıvır zıvırlarla dolu. Hatta masayla odanın ebatlarını karşılaştıracak olursak,masa bu odayı kesinlikle yutardı. Kocaman bir şey işte. Tüm odayı kaplıyor. Ama çok iyi iş görür vesselam. Bir yerinde birisi çay içerken, ya da tıkınırken bir diğeri bilgisayarı ile haşır neşir olabilir ve hatta bir başkası da üzerine çıkıp halay bile çekebilir.
Neyse ne diyordum.. Bir anda çalışma aşkı geliverdi. Bu ne ilham bu ne istektir Yarabbim.(!) Silgi artıklarının, devamlı sorun çıkartan kalemlerin, sayfaları yırtılmak üzere olan defterlerin, ve sıkıntıdan boş kalan tabağımın başına dönmek zorundayım. Hayat güzel yaşamak güzel. Ve en önemlisi bu sıkıntılı bir haftadan sonra hiçbir şeyi kafana takmadan istediğini yapabilmek daha güzel. Bu yüzden de bana gitmek düşer. Hoşça-Kalın..


Göçebe..

29 Mart 2012 Perşembe

Vize Ayımız Kutlu Olsun



Mevsimlerden, kış ile bahar arası ve yine "Vize Ayı"ndayım. Büyük devasa bir isteksizlikle karşı karşıyım. Çalışmaktan kaçıyorum resmen. Masa üstünde duran defter, kalem, silgi, makale çıktısı, kitap ıvır zıvır .. Sanki dünyama çok fazlalık katıyor gibi . Hepsini çöpe atmak gibi uygulanması mümkün olmayan ama bir o kadar da mutluluk yaratan fikir geliyor geliyor geliyor ve hemen onu da defediyorum. Bir haftalık tükenişin içine şimdiden girmiş bulunmaktayım. Bol bol çikolata, nescafe, meyve suyu, abur cubur alışverişine girişsem iyi olacak. Gün günden kötü geliyor hemen stoklarımı gözden geçirmen gerek haliylen.
Buradan tüm hocalarıma saygılarımı göndermek isterdim ( ulan zaten burdan neyi nasıl göreceklerse ) ama velakin hiç de böyle bir bekleyiş içine girmesinler. Havalarda moralim üzerindeki etkisini sürdürüyor. Hakikaten daha dün ince trikolarla gezerken birden bire kutuplardanki insanlara benzer bir giyime u dönüşü yaptık. Şu o... luğundan vazgeçsen, mevsim normallerine dönsen de sen sağ ben selamet kalsak ne iyi olur.. Tamam bu kadar gevezeliğin biteceği yok gibi. Ben ve benim gibi nice Vize Mağduru şahıslara Allah kolaylık ve sabır versin diyorum.. Hee unutmadan bir de çalışma şevki versin hmm bir deeeee hani razı olursa rüyalarımıza da soruları cevaplarıyla bırakıversin. İyi geceler iyi geceler iyi geceler..

27 Mart 2012 Salı

Kim Demiş Mutluluk Uzak Diye?


Mavi bir gökyüzünün altında çizilmiş sek sek. Şimdi mutluluğu tanımlamaya kalksam tek söyleyeceğim kelime bu olurdu. Sek sek. Geçmişe özlem saatlerine mi girdim ne .. Özlemi anılar geçerken, çocukluğunun alarmı çalmaya başlıyor. Uyanıyorsun. Uyandırılmaktan korkarcasına bir uyandırılmanın eşiğindesin.. Uyanırsan, bir daha uyuyamayabilirsin çünkü.

Sıcağa inat elinde buz gibi dondurma. En sevdiğinden, yani meyveli.Şekerli tadın arasına gizlenivermiş küçük bir ekşimsilik .. Vişne mi bu? Sanırım biraz da limonun vur kaç eyleminden de nasibimi almıyor değilim.

Oyunlardan yorgun düşmene rağmen, o yatağa girme saati sana her daim erken gelir ve çoğu zaman uyumak istemezsin. Annen ise uyumazsan büyümezsin der. Sahi biz büyümek istiyor muyduk ya da buna hazır mıydık? Bu sorulara tam manasıyla bir cevap bulmak mümkün değil. Son kullanma tarihimizin parametrelerinden istatistiksel veriler alınca, pek de hazır olmadığımız kanısına varıyorum ya neyse karıştırmayalım şimdi yoğurt yiyenini..  Neyimize yetmiyor hayat hanemize eklenen saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar..

Altmış saniye bir dakika, altmış dakika bir saat, yirmi dört saat bir gün, yedi gün bir hafta, dört hafta bir ay tamam tamam çok karışık bir hesaba doğru yol aldığımın farkındayım.. Hesabı bırakıp hayatı daha yaşanılır hale getirmeye bakalım. Mesela insan neyden mutlu oluyorsa onu yapmalı. Miskinlik ona mutluluk getiriyorsa bırakın miskinlik yapsın, müzik dinlemekten, film izlemekten, yağmurlu bir havada futbol oynamaktan mı hoşlanıyor, bırakın onu mutlu eden şeylerle onu mutlu eden insanlarla birlikte olsun. Mutlu olmaktan kastın ne diye soracak olursanız, mutluluk sanıldığı kadar zor bir şey değildir. Anlık bir olay bile seni gün boyunca mutlu ve hayata karşı  olumlu tutabilir . Bırakın da o mutluluk sizi bulsun. İzin verin elinizden tutsun. Yüzünüze kocaman bir gülümseme çizsin.


Göçebe..


16 Mart 2012 Cuma

Hayır Hayır

Her şeyde bir hayır var diyerek hayatımızı daha yaşanılabilir kılabiliyoruz ya işte bunu çok seviyorum.. Her şeyi kaderin üstüne de atabilme hakkım da var ya bu paha biçilemez bir şey aslında. Nefesini alıp verene kadar ki geçen saniyede her an her şey oluveriyor .. Hayat bu, yani bırakın da o kadar sürpriz yapma hakkına sahip olsun değil mi ama. Sanırım bu aralar bana epey bonkör davranmaktan yana. Kırmızı kurdeleli, süslü püslü bir sürü sürpriz sunuyor. Ya bir yerlerden miras geldi, ya da sürpriz yapacak bir başka arkadaşı yok. Kıramıyorum onu her sürprizini ( ki beğenmesem de ) kabul görüyorum. Derin bir nefes alıyoruz veriyoruz.. Hadi bir kere daha nefes alalım bari. Oksijenin varlığını hissedelim. Ama fazlası zarar. Neme lazım baş dönmesiyle sonuçlanan çok vakam olduğundan dolayı söyleme gereği hissettim .. Öyle..

Büyüyünce ne olacaksın diye sorarlardı. İlk zamanlar doktor derdim. Hani her çocuk için klişeleşmiş bir meslektir ya ben de o klişeyi bozmaya kıyamamışım. Lakin ilerleyen dönemlerde "Türkçe Öğretmeni" olmaya merak sardım. Olamadım. Görüyor musun Dan! iş kitap okumakla bitmiyormuş bu Türkiye denen dışı çikolata kaplı  içi boş hava dolu yerde. Her şeyde bir hayır vardır vesselam her şeyde bir hayır vardır...

İç ses, ya bu -de eki ayrı mı yazılıyordu?? :))))

Göçebe..

14 Mart 2012 Çarşamba

Mabel Matiz-Söylese O Ben Söyleyemem

Dinlemekten bıkmayacağım şarkılardan.


Bu şarkıyı duyunca, deniz kenarında kavurucu sıcaklığın verdiği duygu geliyor aklıma .. Aynı zamanda şarkıyı seslendiren kişi de bir arkadaşımı çağrıştırıyor.. Neyse dinlemeye devam,

Söylese o ben söyleyemem.. Sevdiğimiiiii...

Göçebe..

13 Mart 2012 Salı

Mutluluk


     Yine şikayetler eşliğinde bir güne merhaba. Her sabah  olduğu üzere bıkmadan usanmadan, gözlerini tavana diker, "Acaba bugün başıma yine nelere gelecek?" diye iç geçirir  ardından  kahvaltı yapmak üzere yatağından kalkardı. İki bilemedin üç dilim ekmek, bir bardak çay, dört adet siyah zeytin bir parça da beyaz peynirle dertleşerek zaman öldürürdü. Televizyonda aynı programları görmekten sıkılmaz, son ses açar pür dikkat izlermiş ayağına yatardı. Fakat aklını daima başka duraklara yolcu ederdi. Yine böyle bir gündü sanırım..  Miskinlik uykusundan uyandı. İlk kez tavana bakmadan, iç geçirmeden, sızlanmadan.. Mutfağa yöneldi ve ağzını musluğa dayayarak kana kana su içti. Derin bir nefes aldı. Gerinebildiği kadar gerindi.. Pencereden süzülen güneşin vücudunu iyileştiren etkisiyle bir süre şehri izlemeye daldı. Sebebini bilmediği bir mutluluk peydah oluvermişti. Derinlerde bir yerde yaşanmayı bekleyen güzellikler vardı, bundan emindi.

Hikayenin Serüveni~

Bir hikaye var, tam da dilimin ucunda. Anlatılmaya aç bir o kadar da dinlenilmeye hasret sevda türküsü gibi. Bir tekerlemeyle başlar çoğu vakit, ünlem işaretleriyle ve soru çengelleriyle son bulur. Başka şehirden çok uzak bir lisana özlem duyar. Farklı kelimelerin aynı şeyi niteleyebildiği  gizemin kapısını açarak saklanmak niyetindedir genelde.

Sessiz mekanın tüm suskunluğunu bir kitapta anlatıverir. Hem de hiç farkında olmadan yapar çoğu zaman. Bazen, hayran bakışlarla izler parkta oynayan küçük çocukları. Çocuklar onu görmez ya bundan da pek keyif alır hani.

Baharı severdi o. Ne kış ne de yaz. Bahar onun tek tutkusuydu. Kır çiçeklerinin, uçsuz bucaksız dünyasında onu yolcu etmesine bayılırdı. Olur olmadık zamanlarda ağlardı. Bazen mahsun bazen hırçın kimi zaman da suskunluğa yenik düşerdi. Altı üstü sıradan bir hikayeydi herkesin gözünde. Ama yine de anlatılmayı beklerdi büyük umutların bahçesinde..Acının son bulduğu yerde..

Göçebe..

6 Mart 2012 Salı

Karamsar Karalamalar..

Ansızın oluveriyor her şey.. Hiç olmayacak dediğin hatta olmaz dediklerin bile .. Gözünü karanlığa kapatıp aydınlığa açana kadar çoktan olup bitmiş oluyor. Kurşun vücuduna isabet ettiği an hiç bir acı duymazsın. Fakat zaman geçtikte içten içe ince bir sızı kaplar vücudunu ve kanarsın vurgunluğuna.. Rüya olmasını ümit ederek derin bir nefes alır verirsin.. Aldığın nefes bile senin değildir artık..

Göçebe..


3 Mart 2012 Cumartesi

Çizikdirilmiş Cümlecikler Ailesi....

Sustuğum her cümleyi bir bir salıvermek niyetindeyim .. İçimde alacak verecek hesabı kalsın istemiyorum.. Malum yarın ne olacağı belli değil. Ya içimden geçenleri yazamadan hiç varolmamış gibi yok oluverirsem..!
Şaka şaka.. Biraz içmiş olmanın  rahatlığıyla çizikdiriveriyorum bu sol tarafımda kalmış cümlecikler ailesini.. İlerde çok ilerde cümlecikler ailesini kocaman bir deryada toplamak da nasip olur inşallah .. Kimse yok.. Okuyanım desen hiç yok amaaaaaaaaaaa yine de "İyi geceler! Sevmeyi, yaşamayı, mutlu olmayı hakkeden herkese cümleten iyi geceler.. " 

Göçebe..

Eksik Meksik Ama Benim İşte :))

Uzun bir aradan sonra yeni bir blog ile yepyeni hayatıma adım atmış bulunuyorum.. Eksiğim çok ama, ee olacak yanii .. Yeni bir evin eksikleri zamanla nasıl gideriliyorsa işte.. Bir yerden başlamak lazım..
Saygılar, sevgiler vs vs vs... :P






Göçebe...