Korkularla süslenmiş bir rüyanın
arasından sıyrılarak, sıçrayarak uyandım yine. Son zamanlarda sıkça rastlanan
durumlardan birisi yalnızca. Kalp
çarpıntılarım bir türlü dinmiyor.
Kalktım ve soğuk duşun altında uzun süre anlamsız anlamsız fayans desenlerinin
arasında kayboluşumun farkında olmadan durdum. Soğuk işlemiyordu bedenime. Saçlarım ne kadar da uzamış. Aynadaki ben
miyim? Sarı bornozu üstüme geçirirken aklımdan geçenler bunlardan ibaret
değilse de kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmadığımın farkında olarak kandırmaya
çalıştım yine kendimi. Oysa oyun oynamayı bırakalı yıllar oldu. Gerçeklerin
kekremsi kokusu her ne kadar itiyor ve çirkefleşiyor olsa da ondan başka çıkar
yolum yoktu. Yine de kaçıyordum kendimden. Sarındığım gerçeklerimden.
Küçük bir havluyla saçlarımı
kurulayıp bir kot ve basit bir tişört ile yola koyuldum, insanların arasına
sızdım. Hep onlardan biri olmamı
istediler, sürüklediler hunharca, taşladılar beni. Sırf onlara benzemiyorum,
daha çok susuyorum diye. Oysa hayatları cilalı taştan ötesine bile gitmeyen,
allayıp pullayıp süsledikleri hayatlarında bana yer yokken hep içine içine
çekmek istemediler mi beni? “ Hiç beni anlamıyorsun” diyenlere, beni anlamıyor
oluşlarını yüzlerine bir piç edasıyla vurmak isterdim oysa. Yapmadım.. Belki de
yapamadım. Bugün dün olsaydı ya da bir önceki gün.. Her şey daha farklı olurdu
belki, ne dersin?
Her iki laftan biri hayat ise, bu
çok iyi yaşayamadığım için midir yoksa hayattan bu kadar çok beklenti içinde
olup her seferinde beklentilerimin dizlerini geçmeyen sular ile dans etmesinden
mi? Aslında düşününce ikisi de hemen hemen değil aynı durumdan muzdarip, aynı
yolun yolcusu. Farklı peronlarda beklemeleri neden istedim, hala bilmiyorum.
Hayat bir yolculuksa peronlara sığınmak o kadar da kötü olmasa gerek aslında.
Uzun uzun yürüyorum. Yürümek iyi
geliyor. Zihnimde uzun süreli zaman aşımına neden oluyor ki bundan hoşnudum. En
küçük, en yok olmaya yüz tutan anılar bir flaş edasıyla yüzüme çarpıyor. Öyle
tuhaf durumlar ile de karşı karşıya kalıyorum ki çoğu zaman buna ben bile
şaşıyorum. Korkularım, çocukluğum, ilk okula gidişim, ilk bisiklet kazam..
İyiler ve kötü adamlar pervane oluyor zihnimde ve dört nala koşuyorlar
peşimden. Benden ne istediklerini biliyorum. Anılarımdan uzak durun, bu size
son ihtarımdır!
Yürüyorum.. Ve onu gördüm.
Sıradandı oysa. Yine de ona bakmamı hatta tüm ayrıntılarını beynime kazımamı
söyleyen garip bir güç beni buna zorladı. Ona bakıyordum. Hem de olabildiğinden
daha dikkatli. Orta boylu, kısa saçlarının artık siyahlığından arındığı saçları
enselerinde, 60lı yaşlarında yorgunluktan yürümesi aksamış ihtiyar. Taşıdığı
yük o kadar ağır olmalıydı ki omuz hizalarında birleşen gömlek parçası kocaman ve
ters bir U işareti çiziyordu. Yürüyen merdivenlerden çıkıyorduk ki arka
cebindeki kırmızı ince tarağa ilişti gözlerim. Hala saçlarını seven biri
olmalıydı. Yürüyen merdivenden indik ve hala onu takip ediyordum. Aksak
yürüyüşü ile bir adım önümde olmasına rağmen onu geçip gitmeye gönlüm razı
olmuyordu. Omuzlarında taşıdığı yük ne olabilirdi ki bu kadar yorulmuştu. Yanından geçerken bir çift hüsrana bulanmış
göz ile karşılaştım. Sessizce geçip gittim.
Herkesin bir acelesi var herkesin yetişecek
bir yeri.. Oysa benim ne gidecek bir kimsem ne de yetişecek bir yerim var.
Kendimle baş başayım. Durakta bekliyorum kendimle. Etrafı gözetliyoruz kaçamak
bakışlarla. Bir velet var ki hiç susmak bilmiyor, annesi telefonla konuşmayı
bırakmıyor. Karşı apartmandaki kadın, çamaşırlarını
asarken mavi gömleğini on beşinci kattan
aşağı rüzgara teslim ediyor. Umarım
aşağı inip alır, yoksa arabaların altında paspas olacak. Otobüsüm geldi. Yine de gözüm mavi gömlekte kaldı. Sonunu merak ettiğim bir film gibi bakakaldım.
Şanslıyım ki bu kez otobüste
oldukça boş yer vardı. İstediğim bir yere geçip oturdum. Yolculuk esnasında
birkaç tabela reklamında yer alan mankenlerin suratlarına çizilmiş acayip
figürler gördüm. Bazı siyasi görüşlerin karalandığı sprey boyalı duvarlar da..
İkinci durakta küt kızıl saçlara sahip orta yaşlı bir kadın bindi. Üzerinde bir
kot bir de bikiniden bozma garip bir üst. Sürekli soluna bakınarak benim önümde
bulunan koltuğa oturdu ve sola kaydı. Sağ tarafına bakınmaya başlamıştı
şimdide. Utangaç ama aşkla dolu bir bakıştı bu. Arada sırada gözlerini
kaçırıyordu. Bir müddet sürdü bu. Otobüste yeni yolcu da yoktu. Baş başa
kalmıştık kadınla. Açık pencereden sızan rüzgarın saçlarının arasında
dolaşmasına aldırmadan uzaklara daldı kadın . Ardından sağ tarafında bulunan
boş koltuğa çevirdi bakışlarını ve “ Bir gülüş için yazılan şiirlerinden o
kadar uzağım ki” diyerek dertli ve bir o kadar derin bir iç çekerek ayağa
kalktı. Boş koltuktaydı yine gözleri. Bir süre öylece kaldı ve “İnmek istiyorum” dedi. Şoför durdu,
kadın indi. O anda anladığım otobüste iki yolcu olmadığımızdı.
İnci..
"Hep onlardan biri olmamı istediler, sürüklediler hunharca, taşladılar beni. Sırf onlara benzemiyorum, daha çok susuyorum diye. Oysa hayatları cilalı taştan ötesine bile gitmeyen, allayıp pullayıp süsledikleri hayatlarında bana yer yokken hep içine içine çekmek istemediler mi beni? “ Hiç beni anlamıyorsun” diyenlere, beni anlamıyor oluşlarını yüzlerine bir piç edasıyla vurmak isterdim oysa. Yapmadım.. "
YanıtlaSilÇok dokundu. Çok bildik geldi. Çok acıttı. Belki de yapmalıydık. Herkes patır patır nasıl yapıyorsa biz de öyle, senin deyiminle bir piç edasıyla vurmalıydık...
Mükafatını görmek umuduyla bekliyoruz diyelim o halde. Yapsaydık da onlardan ne farkımız kalacaktı diye avunuyorum ..
SilNe güzel bir anlatımın var yavrum.Bu seni ikinci okuyuşum.Anlayanlar,genellikle anlaşılmazlar.Genç yaşınızda bunları farketmeniz,dünyanın çok da eğlenceli bir yer olmadığını anlamanız ancak sizin ayrıcalığınızdır.Çok beğendim.Kendi serzenişlerimi buldum aralarda.Kalemine sağlık yavrum.Ece ablanız.
YanıtlaSilKendinizden bir parça bulmanıza vesile olabilmişsem ve yazılarımı da beğendirebilmişsem ne mutlu bana. Çok teşekkür ederim .
SilÇok beğendim yavrum.Tekrar kutluyorum seni canım.Ece ablan:)
Silçok iyi yazmışsın ya sonu ise çok etkileyici.
YanıtlaSilSen yorum yazınca bir ayrı oluyor Deep. Çok teşekkür ederim :)
Silson yazımı gördün müüüüüü :)
YanıtlaSilÇok utandım Deep, çok teşekkür ederim :)
SilÇok güzel bir anlatım olmuş deeptone nin dede söylediği gibi yazının sonu çok güzel olmuş emeklerinize sağlık Takibiniz deyim bundan sonra Deepe teşekkür ederim sayesinde böyle güzel yürekli bulma ve okuma fırsatı veriyor :)
YanıtlaSilGüzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. :)
SilNe kadar naif ama sağlam bir anlatımınız var. Maşallah diyeyim, tebrik ederim. Başarılarınız daim olsun, takipçiniz, okuyanınız çok olsun. Son paragrafı okumayı bitirdiğimde, tüylerimin diken diken olduğunu hissettim bir anda. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilDeeptone sayesinde tanıdım sizi, ne de güzel oldu. Bundan sonra takibinizdeyim. İlginizi çekerse benim şirin bloğuma da beklerim.
Sevgiler.
Çok ama çok teşekkür ederim. Yazdıklarımın okunması ve beğenilmesi ayrıca yorum da yazılmasına (iyi ya da kötü) beni o kadar mutlu ediyor ki. Hemen takibe alıyorum sizi de :)
Silharikaa..
YanıtlaSilsu gibi okudum İnci çok başarılı
Teşekkür ederim Safransarı :)
Sil