yukarı çıkalım mı?

22 Mayıs 2018 Salı

Ağrı Kesici




Gecenin gündüze teslim olacağı anlar.. Kel kör sahur sonrası "yarın okul var, uyamam lazım" derken saatle göz göze gelişimizde hayretler içinde kaldım ki velev ki uykum var ama inatla ayaktayım. Bitmek bilmeyen düşünce alemlerinden başımı kaldıramıyorum ki! Tüm cevapsız soruların ev sahibesi olmak ve bir o kadar da felsefeden çakmıyor olmak işleri epey zorlaştırıyor. Lise zamanlarında felsefe dersi gördüm mü onu dahi hatırlamıyorum. Kaldı ki dün ne yedim onu dahi hatırlamam. Ama can acısı dedin mi, bak orada duracaksın. O konuda benden daha iyisi yok.
Hiç unutmam. Sinsi bir yılan gibi sokulur başucumdan hiç gitmez. Sürekli söylenir durur rahmetli ananem misali. Öyle derin bir kuyu ki taş atsam sesini duyabileceğimden şüphe duyarım. Sonu yok ki bu işin.

Saat hızla ilerliyor. Sürekli saatte baktığımızdan mı yoksa sahur ile iftar arasında arafta kalmış bir beden gibi bir sağa bir sola savrulup duruyorum. Uyku esir alıyor ama nedenini bilmediğim bir şey beni ayakta tutmaya devam ediyor. O anda kapı çaldı. Saatin tiktaklarıyla kalbimin sesi birbirine karıştı. Saat mi yoksa kalbim mi o sesten emin olmaya çalışırken bir yerden de kapıya kulak kesilmiş olmak işleri daha bir çıkmaza soktu. Bu saatte ramazan davulcusunu bile görememişken (ki zaten gelmiyorlar bu viran şehre) kimin nesiydi ki nereden peyda olmuştu bu kapı sesi ve kapı eşiğindeki adı sanı bilinmez kişi. Soluğum kesildi, beni yok sanacağından olsa gerek bilinçaltı  bu savunmayı devreye sokuyor belli mi olur onun işi. Kapının arkasındayım ve benim orada olduğumdan haberdar olmalı ki gözetleme deliğinden "Orada olduğunu biliyorum, kapıyı açar mısın?" bakışıyla karşılaşınca kapıyı açmadan kim olduğunu ve neden kapıyı çaldığını sordum. Bu saatte ki, saat 05.00 olmuş , tanımadığı bir kişinin kapısını neden çalar insan anlayamıyor haliyle. Ve hangi ahvel-i ruhiye içinde olduğunu anlamadığım ses "ağrı kesici var mı. Başım felaket ağrıyor" dedi.  Kapalı kapımın ardına sığınarak ağrı kesici olmadığını söyledim ve o ses "özür dilerim, iyi geceler"deyip gitti. Tanımadığım elli beş hanelik bir binadan yine tanımadığım bir komşumdu o kesin. Ve kesin olan bir şey daha vardı bazı acılar, sancılar, kırılmış umutlar ağrı kesici ile dinmiyordu. Öylece kapının dibine çöküp kalakaldım kendimle. Ayak sesleri çoktan uzaklaşmıştı.  Kalp atışlarından ses seda yokken, saatin sesi artık daha net duyuluyordu.

inci-göçebe~x


7 yorum:

  1. rahmetli ananen tatlıymış :) ya aman gerçekten de böyle kapı çalsa ne korkarım yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kapıyı çalan kişi düşünemiyor demek ki, ah insanlar :)

      Sil
  2. Nöbetçi eczanenin adresini söyleseydin bari :)

    YanıtlaSil
  3. timbuktu adlı filmi önermiştin bana sen, saol ya şimdi izliyom, nefismiş valla :)

    YanıtlaSil