yukarı çıkalım mı?

3 Kasım 2017 Cuma

Bu Kadar Ciddiye Alma




Her zamankinden farklı bir sabaha uyandığını düşündüren o garip his gün boyunca peşinden ayrılmıyor, sarım sarım sarmalıyor seni. Kavalye konusunda da oldukça şanslısın, yeni alınmış gümüşi ayakkabıların üstünde müzik kutusunda dans eden plastik balerinden bile daha yeteneklisin, kim durdurabilir seni. Vals sona ermeden yetişmek bir an meselesi.. 



Pazar kahvaltılarının pek bir anlamı kalmadı. Alelade bir sofranın etrafında sessizce konuşuyor gözlerimiz, susmak en iyi yaptığımız etkinlik listelerinde hep baş köşede. Reytingi yerlerde sürünen dizilerden arka fonlara sığınıyoruz sessizliğimizden saklanmak niyetiyle. Kimi vakit öldürücü hamlesini yapan bıçak sesi siniyor zihninin baş köşesine. Lakin sokaktan geçen simitçinin söylediklerini bir türlü anlayamıyorum.  Keşkelerimin sağanağındaki en büyük derdim bu olsaydı diye yakınmak istemezdim oysa.

Yağmur bulutları sardı yine gökyüzünü. Güneşli gökyüzü gün sayısı sınırlı, ellerim hep ıslak. Şemsiye kullanmayı bir türlü sevemedik. Belki de havanın  bozulmasını hep şemsiyeye bağlar olduk. Zaten çok dayanıksız, en ufak rüzgarda alabora olup uçup gidiyor. Hem çantama bile sığmıyor. Kendime not; daha pahalı daha sağlam daha küçük daha daha bir şemsiye edinmeli..


Kahve fallarına olan tutkum nihayet son buldu. Uzay mekiği, Afrika kıtası ya da silüetlerin ilgimi çekmez oldu. Hep aynı masalları ısıtıp ısıtıp sunmadılar mı? Hem cezvenin ocak ateşiyle buluşmasındaki Anadolu Ateşi'ni kıskandıran o ahenk bile yerini minik elektronik bir makineye bıraktı. Değişim yakamızdan ayrılmayan inatçı bir çocuk. Kara inadından vazgeçmeyen. 

Vazgeçmeli yeri gelince.  Soruların cevabına nail olacak bir anlam bulamayınca özellikle. Neden inatçıyız bu kadar? Oysa oldukça basit bir formül. Bir kere 30 yaşında oluyor insan ya da bir kere iki tekerli bisiklete biniyor. Sadece nefes al ve tadını çıkar bu kez. Vazgeçmenin hafifliğiyle keşkeleri bir kenara atmak... Ve dediği gibi üstatların; hayatı bu kadar ciddiye almayın. Nasıl olsa içinden çıkamayacaksınız.

inci- göçebe





3 yorum:

  1. İnci hanım o kadar çok yazıyor ki beş yayını bir yayında paylaşmış hiç bir şey eskisi gibi değil

    YanıtlaSil