yukarı çıkalım mı?

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sokaktan Bir Kitap Geçti







Mutfak penceremden aylak aylak bakarken gördüm onu ilk. Görüş alanımdan  uzak kalıyordu . Yüz hatları seçmem pek mümkün değildi. İşte tam da o an düşünmeden edemedim. Keşke yüksek çözünürlükteki gözlerimizin de bilmem kaç zoomluk yakınlaştırma özelliği olsa ne makbule geçerdi hani. 

Mekanı; evimden dört blok ötede, dördüncü katın balkonu.. Otuzlu yaşların başında olduğu ve kitap sever birisi olduğunu tahmin ediyorum (belki de yaş tahminin de yanılıyor da olabilirim). Onu neden anlatmak istediğimi de bir türlü anlamlandıramıyorum aslında. Epey karışık ve bir o kadar saçma bir durum . Neden o neden bir başkası değil? Bu göçebenin zihninin en ücra köşesinde uzun soluklu bir yer kazanacak,  eminim..

Hafiften esen sıcaklık esintisini en az ben kadar duyumsuyordu bundan şüphe yok. Ve tabii olarak okuduğu kitabın sayfaları da bu esintiden nasibini alarak okuyucusunun okumakta olduğu sayfaları değiştirme telaşına girişiyordu. Adam hiç aldırış etmeden kitabını okumaya devam ediyordu elbette. 

Ruh halimizin gelgitinin o anda etkileşime geçmesi ile kitapçıda elimize geçen ilk kitabın kapağı. Önce üzerine çizilmiş resim, şekiller ve yazılar dikkatimizi çeker. Ardından kapağı kaldırıp kuş yuvasına ulaşır ve merak ile incelemeye başlarız onu. İşte tam da o an dünya ile bağlantınızın koptuğunu başka bir evrene geçip başka bir hayatın merdivenlerinden tırmandığınızı hissedersiniz. Her adım sizi daha büyük bir merak ve daha güzel bir bahçeye ulaştıracaktır. Daha önce hiç bulunmadığınız yerlerin sıcaklığı, canlılığı, gerçek dışılığı sizi bir bütün olarak yutacaktır.Zamanın ötesine geçtiğinizi, akrep ve yelkovanların sizi hayranlıkla izlemek için sustuğunu asla fark edemeyeceksinizdir. Akbal'ın da dediği gibi "İnsanoğlunun en iyi dostlarıdır onlar. Hepsi  en iyi dostlarımdır benim. Yalnızlığımı unutturmuşlar kimi zaman. Kimi zaman da o yalnızlığımı büsbütün arttırmışlar. Yaşamın anlamını duyurmuşlar bana, anlamsızlığını da..."

Kitaplara dizilen cümlecikler.. Nasıl da merak ederim sizi kaleme alan insanların  duyumsadığı anlık duyguları. Noktasından virgülüne kadar ister direkt olsun ister dolaylı yoldan her iki şekilde de kendini, içindekini, varlığından taşıp geleni okuyucusuna  resim olarak aktarmak isteyen yazarlarınızı..En iyi yazar bir ressamdır benim gözümde. Okuyucusunun okuduğunu yalnızca yazıdan ibaret kalmayarak beynine görsellikle betimleyerek nokta nokta vuruşlarıyla işleyebilmeli. Nakış nakış ilmek ilmek hissedebilmeli yüreğinde o anı.. İşte o yüzden en iyi yazar aynı zamanda en iyi ressam olmalıdır..

Az kalsın unutuyordum. Garip bir güdü ve biraz da etik olmayan bir davranış ile izlediğim kişi o an acaba hangi satırların arasında kaybolmuş hangi satırları dimağında hecelere bölünüyordu. Bunu asla bilemeyeceğim..

Göçebe~