Anılarınızı Kendi Çamaşır Telinizde Biriktirin

hang on

Televizyonda yine Kemal Sunal'dan bir film, en sevdiklerimden. Ne kadar izlesem de bıkıp usanmadan yıllarca izleyebilirim.  Eskiler hep öyledir muhakkak en ummadık bir yerde iz bırakmıştır ve unutmaya niyetlenince yağmurdan sonra ortalığı saran toprak kokusu gibi büyüler. Hiç gitmez. 

Hava tekrar soğudu nedense. Baharın habercisi meyve çiçekleri çamura bulanmış durumda.  Kalın montlar tekrar gün yüzünde. Yağmurda fönü bozulmasın diye yeteneksizsiniz! şaklabanlarından fazla hüner göstermek zorunda kalan kızlar, kendini ünlü bir aktris sanıyor olmalı. Stilettolardan davacı olamayacak kadar şikayetçi tabanları hiç anmak bile istemiyorum. Çin işkencesi yanında halt etmiş olmalı. Bir de bu rahatsız edici şeyleri tasarlayanın bir erkek olduğunu söylersem? Anlatmaya gerek yok GooGLe'layın.

Çamurlu yağmurdan hediye gelen penceredeki izlerin yine bir yağmur davetiyle gitmesini bekliyorum. Ancak memleketimdeki sağanak yağmur bu taraflara uğramamakta inat damarını bir hayli kabartmış gibi. Çamaşır asma tellerineyse kara trenlerin serüvenleri yapışıp kalıyor. Fala bakar gibi inceliyorum yolcuları. Hatıraları silmek pek kolay olmamalı derken bir ıslak mendil alıp götürüyor hepsini. Şikayet kutusuna diledikleri kadar kırmızı kart atabilirler.  Anılarınızı kendi çamaşır tellerinizde biriktirin. Çamaşırlarımı nereye asayım. Musluk başına mı?

Aybaşı gelmeden paranın suyunu çekmesinden, adil kullanım kotasının sömürülmesinden mütevellit internet hızının kağnıyı sollayacak derecede yavaşlamasından, şerit değiştirirken sinyal vermenin ek pakete dahil olduğunu düşündüğünü düşündürten ve kırmızıdan sarıya yeni geçmişken dat diye  kornaya sarılanlardan, maskara sürerken hapşırmaktan sıkıldım bunaldım isyan bayrağını göklere dikesim var. Hayat bu kadar zor olmamalı.

göçebe~in-ci