yukarı çıkalım mı?

7 Ağustos 2015 Cuma

Konuşmadan Anlatmak Uzun Sürüyor




Korkularla süslenmiş bir rüyanın arasından sıyrılarak, sıçrayarak uyandım yine. Son zamanlarda sıkça rastlanan durumlardan birisi yalnızca.  Kalp çarpıntılarım bir türlü dinmiyor.  Kalktım ve soğuk duşun altında uzun süre anlamsız anlamsız fayans desenlerinin arasında kayboluşumun farkında olmadan durdum. Soğuk işlemiyordu bedenime.  Saçlarım ne kadar da uzamış. Aynadaki ben miyim? Sarı bornozu üstüme geçirirken aklımdan geçenler bunlardan ibaret değilse de kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmadığımın farkında olarak kandırmaya çalıştım yine kendimi. Oysa oyun oynamayı bırakalı yıllar oldu. Gerçeklerin kekremsi kokusu her ne kadar itiyor ve çirkefleşiyor olsa da ondan başka çıkar yolum yoktu. Yine de kaçıyordum kendimden. Sarındığım gerçeklerimden.


Küçük bir havluyla saçlarımı kurulayıp bir kot ve basit bir tişört ile yola koyuldum, insanların arasına sızdım.  Hep onlardan biri olmamı istediler, sürüklediler hunharca, taşladılar beni. Sırf onlara benzemiyorum, daha çok susuyorum diye. Oysa hayatları cilalı taştan ötesine bile gitmeyen, allayıp pullayıp süsledikleri hayatlarında bana yer yokken hep içine içine çekmek istemediler mi beni? “ Hiç beni anlamıyorsun” diyenlere, beni anlamıyor oluşlarını yüzlerine bir piç edasıyla vurmak isterdim oysa. Yapmadım.. Belki de yapamadım. Bugün dün olsaydı ya da bir önceki gün.. Her şey daha farklı olurdu belki, ne dersin?

Her iki laftan biri hayat ise, bu çok iyi yaşayamadığım için midir yoksa hayattan bu kadar çok beklenti içinde olup her seferinde beklentilerimin dizlerini geçmeyen sular ile dans etmesinden mi? Aslında düşününce ikisi de hemen hemen değil aynı durumdan muzdarip, aynı yolun yolcusu. Farklı peronlarda beklemeleri neden istedim, hala bilmiyorum. Hayat bir yolculuksa peronlara sığınmak o kadar da kötü olmasa gerek aslında.

Uzun uzun yürüyorum. Yürümek iyi geliyor. Zihnimde uzun süreli zaman aşımına neden oluyor ki bundan hoşnudum. En küçük, en yok olmaya yüz tutan anılar bir flaş edasıyla yüzüme çarpıyor. Öyle tuhaf durumlar ile de karşı karşıya kalıyorum ki çoğu zaman buna ben bile şaşıyorum. Korkularım, çocukluğum, ilk okula gidişim, ilk bisiklet kazam.. İyiler ve kötü adamlar pervane oluyor zihnimde ve dört nala koşuyorlar peşimden. Benden ne istediklerini biliyorum. Anılarımdan uzak durun, bu size son ihtarımdır!

Yürüyorum.. Ve onu gördüm. Sıradandı oysa. Yine de ona bakmamı hatta tüm ayrıntılarını beynime kazımamı söyleyen garip bir güç beni buna zorladı. Ona bakıyordum. Hem de olabildiğinden daha dikkatli. Orta boylu, kısa saçlarının artık siyahlığından arındığı saçları enselerinde, 60lı yaşlarında yorgunluktan yürümesi aksamış ihtiyar. Taşıdığı yük o kadar ağır olmalıydı ki omuz hizalarında birleşen gömlek parçası kocaman ve ters bir U işareti çiziyordu. Yürüyen merdivenlerden çıkıyorduk ki arka cebindeki kırmızı ince tarağa ilişti gözlerim. Hala saçlarını seven biri olmalıydı. Yürüyen merdivenden indik ve hala onu takip ediyordum. Aksak yürüyüşü ile bir adım önümde olmasına rağmen onu geçip gitmeye gönlüm razı olmuyordu. Omuzlarında taşıdığı yük ne olabilirdi ki bu kadar yorulmuştu.  Yanından geçerken bir çift hüsrana bulanmış göz ile karşılaştım. Sessizce geçip gittim.

 Herkesin bir acelesi var herkesin yetişecek bir yeri.. Oysa benim ne gidecek bir kimsem ne de yetişecek bir yerim var. Kendimle baş başayım. Durakta bekliyorum kendimle. Etrafı gözetliyoruz kaçamak bakışlarla. Bir velet var ki hiç susmak bilmiyor, annesi telefonla konuşmayı bırakmıyor. Karşı apartmandaki  kadın, çamaşırlarını asarken mavi gömleğini  on beşinci kattan aşağı rüzgara teslim ediyor.  Umarım aşağı inip alır, yoksa arabaların altında paspas olacak. Otobüsüm geldi. Yine de gözüm mavi gömlekte kaldı. Sonunu merak ettiğim bir film gibi bakakaldım.


Şanslıyım ki bu kez otobüste oldukça boş yer vardı. İstediğim bir yere geçip oturdum. Yolculuk esnasında birkaç tabela reklamında yer alan mankenlerin suratlarına çizilmiş acayip figürler gördüm. Bazı siyasi görüşlerin karalandığı sprey boyalı duvarlar da.. İkinci durakta küt kızıl saçlara sahip orta yaşlı bir kadın bindi. Üzerinde bir kot bir de bikiniden bozma garip bir üst. Sürekli soluna bakınarak benim önümde bulunan koltuğa oturdu ve sola kaydı. Sağ tarafına bakınmaya başlamıştı şimdide. Utangaç ama aşkla dolu bir bakıştı bu. Arada sırada gözlerini kaçırıyordu. Bir müddet sürdü bu. Otobüste yeni yolcu da yoktu. Baş başa kalmıştık kadınla. Açık pencereden sızan rüzgarın saçlarının arasında dolaşmasına aldırmadan uzaklara daldı kadın . Ardından sağ tarafında bulunan boş koltuğa çevirdi bakışlarını ve “ Bir gülüş için yazılan şiirlerinden o kadar uzağım ki” diyerek dertli ve bir o kadar derin bir iç çekerek ayağa kalktı. Boş koltuktaydı yine gözleri. Bir süre öylece kaldı ve “İnmek istiyorum” dedi. Şoför durdu, kadın indi. O anda anladığım otobüste iki yolcu olmadığımızdı.

İnci..

15 yorum:

  1. "Hep onlardan biri olmamı istediler, sürüklediler hunharca, taşladılar beni. Sırf onlara benzemiyorum, daha çok susuyorum diye. Oysa hayatları cilalı taştan ötesine bile gitmeyen, allayıp pullayıp süsledikleri hayatlarında bana yer yokken hep içine içine çekmek istemediler mi beni? “ Hiç beni anlamıyorsun” diyenlere, beni anlamıyor oluşlarını yüzlerine bir piç edasıyla vurmak isterdim oysa. Yapmadım.. "

    Çok dokundu. Çok bildik geldi. Çok acıttı. Belki de yapmalıydık. Herkes patır patır nasıl yapıyorsa biz de öyle, senin deyiminle bir piç edasıyla vurmalıydık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mükafatını görmek umuduyla bekliyoruz diyelim o halde. Yapsaydık da onlardan ne farkımız kalacaktı diye avunuyorum ..

      Sil
  2. Ne güzel bir anlatımın var yavrum.Bu seni ikinci okuyuşum.Anlayanlar,genellikle anlaşılmazlar.Genç yaşınızda bunları farketmeniz,dünyanın çok da eğlenceli bir yer olmadığını anlamanız ancak sizin ayrıcalığınızdır.Çok beğendim.Kendi serzenişlerimi buldum aralarda.Kalemine sağlık yavrum.Ece ablanız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendinizden bir parça bulmanıza vesile olabilmişsem ve yazılarımı da beğendirebilmişsem ne mutlu bana. Çok teşekkür ederim .

      Sil
    2. Çok beğendim yavrum.Tekrar kutluyorum seni canım.Ece ablan:)

      Sil
  3. çok iyi yazmışsın ya sonu ise çok etkileyici.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen yorum yazınca bir ayrı oluyor Deep. Çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. son yazımı gördün müüüüüü :)

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir anlatım olmuş deeptone nin dede söylediği gibi yazının sonu çok güzel olmuş emeklerinize sağlık Takibiniz deyim bundan sonra Deepe teşekkür ederim sayesinde böyle güzel yürekli bulma ve okuma fırsatı veriyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. Ne kadar naif ama sağlam bir anlatımınız var. Maşallah diyeyim, tebrik ederim. Başarılarınız daim olsun, takipçiniz, okuyanınız çok olsun. Son paragrafı okumayı bitirdiğimde, tüylerimin diken diken olduğunu hissettim bir anda. Kaleminize sağlık.
    Deeptone sayesinde tanıdım sizi, ne de güzel oldu. Bundan sonra takibinizdeyim. İlginizi çekerse benim şirin bloğuma da beklerim.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok ama çok teşekkür ederim. Yazdıklarımın okunması ve beğenilmesi ayrıca yorum da yazılmasına (iyi ya da kötü) beni o kadar mutlu ediyor ki. Hemen takibe alıyorum sizi de :)

      Sil
  7. harikaa..
    su gibi okudum İnci çok başarılı

    YanıtlaSil