Unutulmuş bir düşü yeniden anımsamak ne denli umutsuzluğa
düşürebilirdi. Ya da yağmalanmış gökyüzünde kurulan salıncaklarda salınmalarım
kime rahatsızlık verirdi, bilemiyorum. Suçum neydi bilemiyorum. Nedenlerini hiçbir
zaman anlayamadığım kahroluşun eşiğinde buluvermiştim birbirine kenetlenmiş
ellerimi. İnatla tutunmaya çalışan birkaç oje kırıntısı en iğreti duruşuyla
bedenimin köhneliğindeki portreyi tamamlayan küçük bir parçaydı sadece.
Düşlerimden vurmuşlardı beni. Can evimden Kopartılıp uzaklara sürgün edilmiş
diğer yarım.. Yarımlığımla bırakmıştı beni. Hem de hiç tamamlanmayacak koca bir
boşluk bırakarak ardında, usulca çekip gitmişti avuçlarımdan.