yukarı çıkalım mı?

30 Ocak 2015 Cuma

Portebello Cadısı - Paulo Coelho


Can Yayınevi
Çeviri:
Celal Üster
Sayfa Sayısı: 242

Gittiği her yere ışık saçan, gittiği her yeri ısıtan bir güneş ufuklarının ötesinde düşünen  herkes için örnek biriydi.

24 Ocak 2015 Cumartesi

Düşümden Vurdular Beni

duslerimden



Unutulmuş bir düşü yeniden anımsamak ne denli umutsuzluğa düşürebilirdi. Ya da yağmalanmış gökyüzünde kurulan salıncaklarda salınmalarım kime rahatsızlık verirdi, bilemiyorum. Suçum neydi bilemiyorum. Nedenlerini hiçbir zaman anlayamadığım kahroluşun eşiğinde buluvermiştim birbirine kenetlenmiş ellerimi. İnatla tutunmaya çalışan birkaç oje kırıntısı en iğreti duruşuyla bedenimin köhneliğindeki portreyi tamamlayan küçük bir parçaydı sadece. Düşlerimden vurmuşlardı beni. Can evimden Kopartılıp uzaklara sürgün edilmiş diğer yarım.. Yarımlığımla bırakmıştı beni. Hem de hiç tamamlanmayacak koca bir boşluk bırakarak ardında, usulca çekip gitmişti avuçlarımdan.

16 Ocak 2015 Cuma

Sinemanın Altında Ezilen Tiyatro




En son zaman tiyatroya gittim hatırlamıyorum. Üstünden uzun bir zaman geçti. Ancak gittiğim oyunu hala hatırlıyorum. Eskici Dükkanı.. Oysa küçüklüğümde tiyatro aşkıyla yanıp tutuşur, her oyunu izlemek isterdim ve giderdim de. Şimdi ne değişti? Hala ilgim ve sevgim varken gidemiyor oluşumdan  şaşkın şaşkın düşüncelere esir oluyorum.

14 Ocak 2015 Çarşamba

1984 - George Orwell | Kitap Yorumu

1984


Celal Üster’in kitabı tekrar çeviri yapması ve güncelliğini yitirmeden okuyucu ile buluşturması güzel bir fikir. Bazı ufak tefek imla hataları gözümden kaçmadı değil. Belki küçük bir ayrıntı olmasına rağmen benim canımı sıkan bir ayrıntı nedense.

13 Ocak 2015 Salı

Gerçeklerin Savaşı - Kurmaca Düşler





 Gecenin yorgun gözleri kadar karanlık bir odanın zifiri köşesine sinmişti. Ansızın can evinden vuran yenilgiler sürüsünden oldukça bitkin düşmüştü. Gözyaşlarının saklamaya değerde olduğunu günlerden kilometrelerce uzaktaydı. Gözyaşları çoktan dinmişti. Dört duvar arasından çıkışı olmayan bir mahkumdan farksızdı. Yağmur ve şiddetli gök gürültüsü dışında sessizlik krallığını ilan etmişti. Oysa içinde bir savaş bulutu yükseliyordu. Korkuların dur durak bilmez prangalarının varlığını iliklerinde hissedebiliyordu. Demirin soğukluğu asla bitmeyecek, kısır bir döngü içinde sürekli olarak onu esir alacaktı. Bunu biliyordu. Zaman içinde alışılmayacak hiçbir şey yoktur diye düşünüyordu. Ne ki bir demirin soğukluğu içten içe artarak tüm vücudunu esir alıyordu. Yavaş yavaş..