yukarı çıkalım mı?

30 Aralık 2014 Salı

Kayıp Nota ~ Beste

Beste



Yeni bir beste için bir aydan beri canla başla çalışıyordu. Fakat bir türlü istediği gibi bir ezgiyi notalarına dökemiyordu. Stüdyodan çıktığı zamanlarda bile bu arayış ateşi sönmüyordu. Bu ezgi muhakkak en kısa zamanda notaların birleşimiyle oluşmalıydı. Sokakta dolaştığı bir gün, hiç unutmuyordu. Bir dilencinin söylemekte olduğu şarkıda bu kayıp notayı aramıştı. Son anda silkinip bu saçma fikirden alıkoydu düşüncelerini. Ne piyano yardım ediyordu ne de gitar… Daha doğrusu hiç bir enstrüman yardımdan yana değil gibiydi. Renkler de aradı, kelebeklerin narin kanatlarında aradı,başka şehirlerde aradı bu eksik notayı. Bir türlü bu eksik notaya sahip olamadı. Şarabın kırmızılığıyla yıkadı tüm dünyasını. Ayık olduğu bir güne rastlamak neredeyse imkansız hale gelmişti. Yine bu içme faslı esnasında;yanına genç bir bayan yanaştı.“Size eşlik etmemde bir sorun var mı?” dedi kumral saçları omuzlarında olan, beyaz tenli,uzun boylu,hafif çakırkeyf olduğu belli olan, kuğu edasıyla ortalıkla salınmakta olan genç güzel bayan. Sezen Aksu'nun arka fonu dolduran Keskin bıçak şarkısı ortalıkta namelerini duyurmaya başladığı anda , genç adam başını hafifçe kaldırdı. Oturmakta olduğu masanın hemen yanında durmakta olan bayana dikkatsiz bakışlarla bir süre baktıktan sonra..

27 Aralık 2014 Cumartesi

Bir Acı Çığlık

                                                    Bir Acı Çığlık 




Uzun zamandır suskunluğum ile başbaşayım. Suskunluğun yorgun açlığı karşısında daha nereye kadar dayanabilirim. Tüm sabır taşlarının  çatlayacağı güne kadar sabretmek tek dileğim..  Dudaklarımın mührü kurumuyor inat edercesine. Acının canlı bir kanıtı olarak asılı kalmaya devam edecek boşluğumun başrolünde.  Taçlandırılmış bir yalnızlık ile birlikte.


25 Aralık 2014 Perşembe

Kimim Ben? - Bölüm #2




Ilık bir Antalya sabahı…Yavru güvercin  mutfak penceresinden içeri girmek için can atarken, Cem başında büyük bir sızıyla uyanmıştı. Bu kötü uyanmalardan nefret etmesine rağmen önüne bir türlü geçemiyordu. Tam o sırada güvercini ve yemek masasının üstünde duran ayıklanmış pirinci gördü. Güvercin garip sesler çıkartırken Cem transa geçmiş gibi bir süre kuşa kilitlenip kaldı. Ta ki içeriye süzülen kuşun niyetini anlayana kadar…

19 Aralık 2014 Cuma

Kimim Ben? - Bölüm #1




Soğuk bir kış günü.  Üzerindeki mahmurluğunu atamayan Ahmet, yarı uykulu kahvaltısını yapıyordu.  Bir parça peynir, birkaç zeytin, dünden kalma üç dilim domates ve bitmek üzere olan bir bardak çay.. Ocakta demlenen çay mutfağa  ılık bir hava veriyordu. Uykuya hasret kalan Ahmet ise içten içe kahroluyordu. Bir bardak daha çay almak için beyaz plastik sandalyesinden kalktı. Ancak sağ bileğinde takılı olan saat ilişti gözüne. Geç kalmıştı.. Her zaman olduğu gibi.. Son ekmek kırıntısını da ağzına atıp kahvaltılıklarını evin sessizliğine emanet etti. Anahtarının iskemle üstünde olduğu hatırlayarak hızla anahtarına yöneldi, aldı ve kapısını kilitlemeden hızla çıkıp gitti.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Adressiz Aşk




Güneş yine her zaman olduğu gibi doğudan gülen yüzünü gösteriyor. Sanki dün gece yağmur yağmamış, tüm şehir hüzünle yıkanmamış gibi. Bir anda her şey siliniveriyor. Sadece küçük su birikintisi kalıyor. Dünden kalma bir anı olarak, buruk gülümsemesiyle güneşe yalvarır gözlerle bakıyor. Her bakışında söylenmek istenilen sırlar bir bir açığa çıkıyor. “Acıların dehlizlerinde kaybolmak, yaşam damarıma giden kanı durduruyor. Anlamı sözlükte yer almayan bir kelime gibi nefessiz bırakıyor kaderimi. Sana uzansam tutabilir misin yüreğimi”. Bir mektuba sığamayacak kadar derin kelimeler yer almasına rağmen, bu kelimeler cümledeki yerini alıp gönderilecek kişiye bir türlü ulaşamıyor. Zaten adressiz aşk, nasıl bir mektubu kabul görebilirdi ki?


14 Aralık 2014 Pazar

Ölüme Açılan Perde



Büyük bir sahnenin ortasında derin sessizliğin şarabını sonsuzluğa kaldırıyorum. Oyunun perdesi henüz kapalı fakat içimde bir şeyler tam olarak eskisi gibi değil. Bir başkasının oyununu kuralına göre oynamaktan yoruldum. Sil baştan kuralları kendimce şekillendirmeliyim belki de. Can kırıklarından arınmam, hüzün denizlerini kurutmam, uçurumları yıkmam gerek. Öylesine bir zar atıyor ki hayat! Sen ne atarsan at hiçbir anlam ifade etmiyor. Doğduğun andan itibaren bir sıfır yenik halde nefes almaya başlıyorsun. Gözlerini bile açamazken acımasızca ciğerlerine dolan oksijenin yakıcılığıyla param parça oluveriyor ümitlerin. Ağlıyorsun… Umarsızca… Çaresizce gözyaşlarını akıtmaya bile kıyamadan sadece ağlıyorsun.


11 Aralık 2014 Perşembe

Mim / The Ultimate Book Tag

Makyajdefterimm bloğunun sahibesi Tuğçe Hanım tarafından mimlenmişim. İşte cevaplarım;

9 Aralık 2014 Salı

Nereden Bilebilirdim!


Hayat, cümlelerim arasında en çok kullandığım  kelime olmuş. Bu bir oyun olmalı. Soru ve cevap oyunu.. Sorular, cevapsız olarak geri dönen boş bir duvar,  daima boş kalıyor. Aşılması zor olan geçmiş ve asmaya niyetli olduğum anılar yıkımın eşiğinden kurtulamıyor. Bir kazazedenin betonarmenin altına kalan bedenini kurtarmasından farksız bir acı bu.  Anlamsızlık boş boş suratıma bakıyor. Ah bir anlatabilsem bu şehirdeki boşluğun nedenini. Kaçıyorum bu söylemden. Sonra yolculuğa uğurladım kendimi, kimse yoktu benden başka.  Geri dönmeye niyetli olup olmadığım konusunda kararsızdım, gittim. Oysa geri dönebilmeyi  ne çok isterdim, kendime söylemekten korktuğum gerçeklerden sustum hep. Geri dönemedim. Çünkülerim vardı

6 Aralık 2014 Cumartesi

Ruhunuzu Beslemeyi Unutmayın



Müzik , insanlığın varoluşuyla eş zamanlı olarak notalara düşmüş olmalı. Yoksa ruh halimizi yolculuğa çıkaran tınıların beraberliği bizleri neden rahatlatsın ya da  daha fazla gözyaşı dökmemize sebep olsun? İşte! Sırf bu yüzden bile insanoğlu müzikle birlikte doğmuş olmalı, buna inanıyorum.  Kimi zaman yalnızlığımızın birer mezesi, kimi zaman coşkumuzun en iyi dansı oldular. Her ruh halini olabildiğince avuçların içinde sımsıkı tutup, daima yanımızda oldular.