yukarı çıkalım mı?

26 Nisan 2014 Cumartesi

Geçmişten Bugüne Unutulmadan Gelenler..

Belli bir yaşa ulaşıp yaşlandığımızı hissettiğimiz anlarda durup geçmişe dönmenin rahatlatıcı bir etkisi vardır. Bakalım neleri geride bırakmışız. Biraz olsun hatırlamak ve hatırlatmak istedim.


.


.
.
.


.
.


.
.



.

Varan 1: Duck Hunt

Bir çoğumuzun oynaktan zevk alırken; o silah nasıl olurdu da ekrandan diğer tarafa geçip, o ördeği vurur diye düşünmeden edemediğimiz bir oyundu. Hep merak ederdik. Hala bilmem. Ördekleri vurduğumuz zaman ne kadar mutlu olduysak, vuramadığımız zamanlarda çalıların arkasından çıkıp sinir bozucu bir şekilde gülen köpeğe sinir olurduk. Sırf o gülmesin diye ördekleri çifter çifter vurmak isterdim. Tabi o gülüşe çoğu zaman engel olamazdım.

Varan 2: Tasolaaaar


Pokemon isimli çizgi filmini hatırlamayanlarınız yoktur. Çocuklar arasında çok sevilmesinden dolayı oyun şeklinde piyasa sürülmüş olan tasoları da hatırlıyorsunuzdur elbette. Neydi o günler!  Tasoları ile kapışan ve daha çok taso sahibi olmayı düşleyen çocukları her köşe başında görmek mümkündü. Tabi bu tasolara sahip olmak çok zor değildi. Yirmi beş elli kuruşluk cipsler içinden çıkan oyuncaklardı işte. Belki hiçbir kıymeti yoktu ama bizler için öyle miydi ya? Saymayı bile beceremediğim kadar çok tasom vardı ama kim bilir başlarına neler geldi.

Varan 3: Yumiyum Şeker ve Cino Çikolata


Bir zamanlar bu güzel tatları her köşede bulmak mümkünken şimdilerde bu pek mümkün değil. Aslında Ankara'da okuduğum zamanlarda orta büyüklükte sayılabilecek bir bakkalda bu sevdiğim cinolardan bulmuştum. O an dünyalar benim olmuştu sanki. Bir daha bulamam diye korkumdan olsa gerek yemeğe kıyamamıştım. Yumiyum da pek yabana atılacak tatlardan değil şimdi, kabul edelim. ama onun yerini tutabilecek tatları şuan bulmak zor değil. 

Varan 4: Cam Şişeli Tamek Meyve Suları


O zamanlar simidimin  yanındaki ayrılmaz elemandı. Genelde vişne suyunu tercih ederdim. Benim harçlığım için biraz tuzlu kaçardı o yüzden bu güzel tadı ablamdan almasını isterdim. Okula yeni başlamış kardeşine kıyamaz gider ikişer tamek meyve suyu ve simit alırdı. Bittiği zaman dikkatli olmamı, şişeyi kırmamamı söylerdi. Depozitoluymuş şimdilerde anlıyorum. Şimdi ise bu tadı bulmak zor.

Varan 5: Walkman 


O günlerde CD'ymiş, Mp3'müş yoktu. Onun yerine kaset ve kaseti çalan Walkman'ler vardı. Yürüyen adam.. Türk satıcıların bu ürün ismini değiştirmemesini gayet anlayışla karşılıyorum. Kim "Yürüyen Adam" isimli bir ürün alır da kullanırdı ki!
İki adet normal pille çalışırdı. Adi çinko pillerin kullanım süresini düşünürsek fazla süreyle müzik dinleyemezdik. Bunun üzerine (belki reklam gibi kaçabilir) sağlam pil olduğuna inandığım ve inanmaya da devam ettiğim Duracell piller kullanmaya başlamıştım.. Gayet güzel sonuç veriyordu. Boyut olarak epey büyük bir kaset çalar olduğu için her an her yerde kolayca taşınmıyordu. Ancak Walkman çaları olanların çok revaçta olduğunu düşünürsek bu detay göze çarpmıyordu bile..

Varan 6: Kasetler Ve Kalemle İlişkileri


Bir üst kısımda Walkman'den bahsetmişken, kasetlerden bahsetmemek büyük ayıp olurdu. Hemen piyasadan kaybolmadılar tabiki. Bir süre daha varlıklarını hayatlarımızda devam ettirmeyi sürdürdüler. Hatta birçok kişi kasetlerin asla yok olmayacağını uzun ömürlü kullanımda kalacağını söylemekteydile. Lakin böyle bir şey olmayacaktı ve olmadıda.
İki dişliye sarılmış bant sistemi ve hoşlanmadığımız zamanlarda bu bandı ileri ya da geri sarmak için kullandığımız kalem. Yeni nesil bu ikisi arasındaki ilişkiyi asla anlamayacak diyoruz ama internet kaynaklarında bu bilgiler olduğu sürece böyle bir durum olmayacak :P

Varan 7: Beyaz Dumanlı Kahramanlar ~ Sinek İlacı Arabaları


Kimi çocuklar koşarak kimi çocuklar ise bisikletleriyle kovalardı onu. Kovalarken ne çok eğlenirlerdik  Hiçbir şoför de durup bize engel olmazdı. Çocuktuk. En ufak şeyden bile eğlence çıkarabilirdik. Bembeyaz dumanın içinde kaybolurduk. Göz gözü görmezdi. Mahallemize gelen bu araçların tek amacı vardı. O da, peşinde koştuğumuz bu beyaz duman ile yaz ayında başımıza bela olan sineklerden kurtulmaktı.
Zehirlenebileceğimizi hatta ölebileceğimizi söylerdi büyüklerimiz. Ama onları asla dinlemezdik. Koşmaya devam ederken sevinç çığlıkları atardık. Özellikle mahallemize adım attıkları o ilk anlarda.
Tekrar mahallemize gelse bu beyaz dumanlar ile acaba hala peşinden koşma cesaretim olur mu? Belki şuracıkta bir yerde hala cesaretim vardır. Neden olmasın. Bir dumanı özler mi insan. Ben özleyenlerdenim..

Bilgisayar çağındayız şuan. Belki bir başla icat çıkar ve onların da yerini alır kimbilebilir ki. Hayat hızlı bir şekilde akmaya devam ediyor, bizleri yeniden şaşırtmadan duramıyor. Paylaşımım şimdilik bu kadar. Belki bir başka zaman yazının devamını getiririm. Hatırlamak güzeldir anıları ölümsüzleştirir :)

GÖÇEBE~

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder