yukarı çıkalım mı?

6 Mart 2014 Perşembe

Yağmur Geliyorum Demez



Yağmur utanırcasına, ağlarcasına yağıyordu. Uzun bir aradan sonra özlem giderir gibiydi. Sokak lambaların üstüne, alel acele evine kaçmak isteyen insanların omuzlarına çekimser bir çocuk misali usulca konuyordu. Tek gidişlik bir bilet almış  yolcuydu.. Gökyüzünden enfes bir törenle iniyor ve geri gidemiyordu.  Bundan mütevellit gittikçe hırçınlaşıyor, acımasız bir ritim yükseliyordu gökyüzüne.  Sezilemeyen, duyulamayan, anlamlandırılamayan bir çığlıktan farksızdı.  Bir şeyin değişmeyeceğinden emindi ama yine de geri adım atmıyordu. Kendisine bile söylemekten çekindiği bir umudu vardı ve bu her şeye değerdi.

Giderek hızlanıyordu yağmur zerrecikleri. Sokaktaki insanlar yanı sıra bitkiler ve hayvanlar da gerekenden fazla nasibini almışlardı. Bazı sokak kedileri çareyi çöp konteynırlarına sığınmakta buldu, kimileri ise balkon altlarına kaçıştı. En şanssız takım ise bitkilerdi elbet. Bulundukları saksının içinde yağmurun durmasını, durmayacaksa bile daha insaflı yağmasını umut etmekle geçirdiler. Elinde bulundurduğu güç hoşuna gider hale gelmişti yağmurun.  Çekimser çocuk yerini şımarık yağmura bırakmıştı bile..

Sonra bir rüzgar esti denizden. Yağmurun korosuna eşlik etti ve daha güzel ritimler duyulur oldu. Rüzgar arada falso veriyordu. Buna rağmen güzel bir ikiliydiler.  Sonra ne olduysa o anda olmuş ve  elektrik gitmişti. İnsanlar karanlıkta kalakalmışlardı. Hafif bir huzursuzluk oldu önce. Sonra küçük mumlar yandı,  ardından çaylar kahveler sürüldü bardaklara. Sıcak muhabbetlere daldı insanoğlu. Teknolojiyi bir kenara attı .. Unutulmaya yüz tutan geçmişlerine ayna oldular kendilerini resmettiler, anılarını sundular gümüş tepside. Çocukluklarına gittiler. Saf çıkarcı mutluluklarını sarı mum ışığında tekrar tazelediler. Bir çikolatanın lezzetini ayrıştırdılar damaklarında, bir kez daha mutlu oldular. Sevdikleri insanların yüzlerinde doyumsuz mutlululuğu gördükleri için, yalnız olmadıkları için.



Misafirlikten dönen yaşlı bir kadın gayriihtiyari bir şekilde şemsiyesini açma gereksinimi duydu. Oysa yağmur çoktan durmuştu. Etrafına bakındı yaşlı kadın. Bir ressamın paleti değmiş gibi rengarenkti sokak. Hafif bir toprak kokusu sarmıştı etrafı. Yer yer su birikintileri ile çamur göletleri oluşmuştu. Birkaç sarı yaprak da arnavut kaldırım arasındaki boşluktan kayıp gidiyordu. Gökyüzü pırıl pırıl yıldızlarla bezeliydi. Hafif bir tebessümle şemsiyesini kapattı yaşlı kadın. Küçük ama emin adımlarıyla evine gitmek üzere yola koyuldu. 

Göçebe~

4 yorum:

  1. Yazınız çok güzel ve çok başarılı... Devam yazılarınızı bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
  2. İyi ki seni tanıdım benim küçük yazarım. İlhamın o yağmur taneleri kadar çok cesaretin de o yağmurun hırçın ama karşı konulamayacak şiddeti gibi olsun seni seviyorum...

    YanıtlaSil
  3. Sen okunması gereken bir kitapsın İnci... Daha çok yaz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O senin güzel görüşünden Kahve Yanı'm . Çok sağ ol :)
      Bu yaza doğru biraz hareketlenme olur umarım. :)

      Sil