yukarı çıkalım mı?

30 Mart 2012 Cuma

Üzerinde Halay Çekilen Masa

Odam, yirmi dakika öncesinde sürmüş olduğum ojenin kokusuna esir düştü. Buram buram kırmızı oje kokuyor. Renklerin de kokusu olsun. Bundan ne çıkar..
Dışarıdaki fırtına dışında sessizliği bozan bişey yok. Onu saymazsak sessizliğin dibine vurdum diyebilirim. Karşımda devasa bir masa ve yine üzerinde her zaman ki okulvari bir takım çalışma notları, ıvır zıvırlarla dolu. Hatta masayla odanın ebatlarını karşılaştıracak olursak,masa bu odayı kesinlikle yutardı. Kocaman bir şey işte. Tüm odayı kaplıyor. Ama çok iyi iş görür vesselam. Bir yerinde birisi çay içerken, ya da tıkınırken bir diğeri bilgisayarı ile haşır neşir olabilir ve hatta bir başkası da üzerine çıkıp halay bile çekebilir.
Neyse ne diyordum.. Bir anda çalışma aşkı geliverdi. Bu ne ilham bu ne istektir Yarabbim.(!) Silgi artıklarının, devamlı sorun çıkartan kalemlerin, sayfaları yırtılmak üzere olan defterlerin, ve sıkıntıdan boş kalan tabağımın başına dönmek zorundayım. Hayat güzel yaşamak güzel. Ve en önemlisi bu sıkıntılı bir haftadan sonra hiçbir şeyi kafana takmadan istediğini yapabilmek daha güzel. Bu yüzden de bana gitmek düşer. Hoşça-Kalın..


Göçebe..

3 yorum:

  1. İlk cevabı vermek, ilk yorumu yapmak hep bir sorumluluk yükler insana/öğrenciye. Sınıf sessiz bir gürültüyle çalkalanır, göstermiş olduğun cesaret karşısında. "Vay" sesleri sararken sınıfı "halay çektiğin masa" canlansın gözlerinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne içten bir yorum olmuş . yazdığım yazıyı unutmuştum ama artık hiç unutmam çok teşekkür ederim Poyraz :)

      Sil
    2. Rica ederim. Sahura kadar takılınca çıkıyor böyle güzel yorumlar :)

      "Söz uçar yazı kalır" demişler... Yazınızı blogunuzu unutmayın... :)

      Sil