yukarı çıkalım mı?

20 Nisan 2023 Perşembe

Pek Tumturaklı Sayın Seyirciler

Uzun bir aradan sonra perdeleri aralamak ve olan bitene göz atmak  bir hayli zormuş. Açlığından arınmak için masa üzerinde envaiçeşit yiyecek arasında kararsız kalmak ya da tamtakır kuru bakır bir dolabın kapağını sürekli açıp kapamaktan farksız. Her ikisinde de açlığını giderme hissi hüsranla sonuçlanıyor. Yine o açlık hissinden kurtulmak için türlü hamlelerle şansın ne kadar yaver gidecek oluşana dair belirsizliklerin peşinden ayrılmamak adet olmuş. Elden ne gelir
ki? Zihin açlığını  ise yazmak ya da yaz(a)mamak  terbiye edecek olunca, işler daha  karmaşık bir hale bürünüyor. Neden niçin ve zaman çok da yardımcı olamıyor gibi. Sebeplerin kendiliğinden oluştuğu bir evrende cümleler hatta bazı insanlar pek tumturaklı oluyor. Ve o karşılaşma anında dünya ile olan tüm bağımı koparmak için neler vermezdim, tek tek sıralamaya başlıyorum. Fakat listem çok uzun olmuyor.


Şimdilerde pek düşünür oldum. Kabullendiğim ve uğuruna inatlaştığım savaşlar verecek nitelikte olduğum doğrularım için neler yapabildim. Sahi, don kişot misali  düşmanlarım yerine koyduğum yelkenlerle mi savaş veriyorum? Loş ışık altında kendimi sorguya çektiğim vakitlerden biri yine! Sorgu memuru olmak bir hayli zor. İnsan kendisinden  saklanabiliyormuş. Hangi bilinmez labirentte bıraktım doğrularımı, hayalimi, gerçeklerimi? Bir mum yakıp gezintiye çıkmalı, ruhum pek kalabalık elbet bir bilen çıkacaktır. Gerçekler karanlıktan arınmalı malum..


göçebe~inci

7 Kasım 2021 Pazar

Bi Özlem






Uzun bir sessizlik, özlemin ne denli büyük olduğunu gösterir çoğu zaman. Konuşulacak o kadar şey  olmasına rağmen endişeli gözlerin ardında biriken bir sicim misali, gururun ete kemiğe bürünmesi gibi, anlaşılamamaktan korkan bir yazar gibi öylece durur ve zamanın iyileştiriciliğine kendini emanet eder özlem. Suskun ve mahcup yaramaz bir çocuğun annesini izlediği gibi sadece izler. Oyuna adım atacağı an zarar göreceği endişesi, izlemekten ötesine dahil edemez olur. 

Sis tarafından ele geçirilmiş bir şehrin üzerindeki belirsizlikten  payını alıp, küçük bir rüzgarın kendine yardım edebileceği o anın hayalinden başka bir şey düşünemez olur çoğu vakit. Korkunun, acının, savaşların, kaosun yelkenlerini yerle bir edip yerine huzurun engin mutluluğunu yerleştirmek fikri.. Hepsi uzun bir sessizliğin ardında saklı şimdi. 

Belirsizliğin ardında kaybolmuş bir Alice, rotası olmayan bir seyyah gibi.. Yolunda gitmeyen onca şeye rağmen inancın asla bitmeyeceği bir anın geleceğini bilmenin özlemi.. Bunu bilmek bile güzel.

İnci~

5 Eylül 2020 Cumartesi

Bu Hafta İzlediklerim-Okuduklarım-Dinlediklerim

 Bir yeni bir de baya eski bir film ile devam edelim bu hafta,,


Vertigo-Ölüm Korkusu(1958)


WOOD PRINT of "Vertigo" movie poster. Cinema Movie Posters on WOOD for the  Alfred Hitchcock movie lover. Jame…, 2020 | Vintage filmler, Klasik filmler,  Eski film afişleri

Özet; San Fransisco polisinden dedektif Scottie Fergusson, bir suçluyu kovalarken, damdan düşen ortağını kurtaramaz ve yükseklik korkusu başlar. Polisliği bırakan ve özel dedektif olan Scottie'yi, eski okul arkadaşı Gavin Elster karısını takip etmesi için tutar. Scottie, genç kadının peşinden San Fransisco'ya döner ve kendisini karmaşık olayların içinde bulur.

Nedense eski filmleri daha etkileyici buluyorum. Film bir süre durağan ilerliyor daha sonrasında istemsizce içine çekiliyorsunuz. Gerilim türüne biraz romantizm eklenmiş diyebiliriz.Yine de film  süresi bir nebze daha kısa tutulabilirmiş. James Steward'ı Rear Window(Arka Pencere) filminde izlemiştim ve tatlı bir tesadüf oldu diyebilirim. Yeni filmlerden sıkıldıysanız, eskilerin masumane filmlerinde biraz duraksayabilirsiniz.